Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı’na Almanya’nın müttefiki olduğunu ilân ederek savaşa dâhil olur.
Osmanlı savaşa girince Almanya’nın karşısında yer alan Rusya, Doğu Anadolu’yu işgale başlar. İşgale karşı Abdurrahim Zapsu, talebesi olduğu milis alay kumandanı Bediüzzaman’ın yanında yerini alır. Bediüzzaman, Bitlis savunmasında ayağı kırılınca Ruslara esir düşerler. Aynı gün Abdurrahim Zapsu da yaralanarak esir düşer. Bediüzzaman, Moskova’nın kuzeydoğusundaki Volga Nehri kenarında bulunan Kosturma esir kampına; Abdurrahim Zapsu da Bakü’ye bağlı Hazar Gölü’ndeki Nargin Adası esir kampına götürülür. Zapsu esir kampında boş durmaz. Rusça ve Almanca öğrenir ve aynı zamanda Müslüman esirlerin çocuklarına dinî konularda ders vermek amacıyla kampta bir okul açar. Bu esnada çocuklar için de şiirler yazar. Bu eğitim çalışmaları yaklaşık bir buçuk yıl sürer. Sonra Ruslar okulu kapatır. Abdurrahim Zapsu da bir yolunu bularak esir kampından kaçar ve Bakü’ye gelir. Kampta yazdığı şiirleri ve tiyatro oyununu Bakü’de yayımlar. Ekim 1917’de Bolşevik İhtilâli’nin patlak vermesi sonucunda Rusya’nın savaştan çekilmesiyle hürriyetine kavuşur ve uzun bir yolculuktan sonra İstanbul’a gelir.
Abdurrahim Zapsu, esir kampında iken bir subay Bediüzzaman’la ilgili şöyle bir olay anlatır: “Bediüzzaman Kosturma esir kampında iken çarın dayısı başkumandan Nikola Nikolaviç teftiş için kampa gelir. Kamptaki bütün esirler esas duruşta onu karşılarken Bediüzzaman ayağa kalkmaz. Başkumandan Bediüzzaman’ın önünden üç defa geçmesine rağmen yine yerinden kalkmaması sonucu idamına karar verir. Daha sonra başkumandan olayın şahsına değil, dini inançlarının gereğinden olduğunu anlayınca ondan özür diler.”
Bediüzzaman bu hadiseden hiçbir şekilde bahsetmez. Abdurrahim Zapsu, 1948 yılında Ehl-i Sünnet Gazetesi’nde “Rus kumandanın önünde ayağa kalkmayan bir İslâm âlimi” diye bir yazı yayımlanıncaya kadar kimsenin bu olaydan haberi olmaz. Daha sonra olayın gerçek olup olmadığı Bediüzzaman’a sorulur. Bediüzzaman, “O esaret hadisesinin aslı doğrudur. Fakat şahidim olmadığından tafsilen beyan etmemiştim. Yalnız bir manganın beni idam etmek için geldiğini bilmiyordum, sonra anladım ve Rus kumandanı tarziye için Rusça bir şeyler söyledi, ben bilmedim. Demek, hazır bulunan ve bu hadiseyi gazeteye ihbar eder Müslüman yüzbaşı anlamış ki kumandan tekrar tekrar ‘affet’ demiş.” Daha sonra Bediüzzaman’ın talebesi Hüsrev Altınbaşak’ın notu ile o yazı Risale-i Nur, Şuâlar isimli eserinde yayımlanır.
Abdurrahim Zapsu daha sonraki yıllar Bediüzzaman’ı Emirdağ’da ziyaret eder ve irtibatını devam ettirir. 1958 yılında Bediüzzaman İstanbul’a geldiğinde Abdurrahim Zapsu’nun evine misafir olur. O gece hizmette bulunan Abdurrahimin Zapsu’nun damadı Musa Anter de aralarında geçen konuşmaları “Hatıralarım” isimli kitabında yazar.
Abdurrahim Zapsu’sun soyu baba tarafından Abdulkadir Geylani’ye; anne tarafından ise Abbasîler’e kadar uzanır. İlköğrenimini Başkale’de, orta öğrenimini Van Dârülmuallimîn’de tamamlar. Özel dersler alarak Arapça, Farsçayı öğrenir ve ardından Seyyid Tâhâ Arvâsî’den icâzet alır. II. Meşrûtiyet öncesinde İstanbul’a gelir ve Türkçe-Kürtçe yayımlanan “Jin” dergisinde yazılar yazar. Osmanlının son döneminde ilahiyattan mezun olur. Daha sonraki yıllar Ankara Maliye Meslek Okulunu bitirdikten sonra istanbul Mal Müdürlüğü’nde bir süre memurluk yapar. Memuriyetini sürdürürken 4 Temmuz 1947 yılında dört sayfalık dinî, ahlâkî ve ilmî Ehl-i Sünnet mecmuasını çıkarır. Şiirlerini “Rahmi” mahlasıyla yazar. Mecmuada çocuklara ve gençlere dinî ve ahlâkî yazılar yayımlar. Ayrıca din aleyhtarlarına da cevabî yazılar kaleme alır. Zapsu, mecmuanın başyazarlığını yürüttüğü gibi küçük boyda dinî kitaplar da basarak yayımlardı.
Zapsu, 1951 yılında Pakistan’da düzenlenen İslâm Gençlik Konferansı’na katılır. Pakistan Millî Eğitim Bakanı Ali Ekber Şah ve Suriye’den Saîd Ramazan el-Bûtî ile görüşür. Bu esnada birçok İslâm âlimi ve aydınla da tanışma fırsatı bulur. Zapsu’nun Kürtçe tiyatro eserlerinin yanında Büyük İslâm Tarihi ismiyle üç ciltlik bir eseri de mevcuttur. Otuz civarında dinî ve ahlâkî kitap yazan Zapsu’nun basılmayan birçok çalışması da mevcuttur. 1890’da Van Başkale’de doğan Zapsu, 1958 yılında İstanbul’da vefat eder ve Edirnekapı Mezarlığı’na defnedilir.
Kaynak;
1- https://islamansiklopedisi.org.tr/zapsu-abdurrahim
2- https://tr.wikipedia.org/wiki/Abdurrahim_Rahmi_Zapsu
3- http://www.rne.com.tr/portreler/abdurrahim-zapsu-1890-1958/
4- https://sorularlarisale.com/taniyanlarin-dilinden/abdurrahim-zapsu