"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türkiye insanının “meslek put’u hakkında

Mehmet Soydan
01 Ekim 2024, Salı
(Baştan söyleyelim ki, yazımız iki bölüm olacaktır.)

“...İnsandaki tembellik ve tenperverlik ve vazifedarlık damarından istifade eder...”

Üstad Hazretleri Hücumat-ı Sitte Risalesi’nde insî ve cinnî şeytanların tuzaklarından bahsederken, yukarıdaki “tembellik”, “tenperverlik” ve “vazifedarlık” kavramlarını aynı kategoride (Altıncı Desise’de) zikreder.

Aslında vazifedarlığın, tembellik ve tenperverlik ile aynı desise altında zikredilmesi dikkat çekicidir. Zira vazifedarlıkta, bir çalışkanlık ve faaliyet manası vardır. Ama tembellikte ve tenperverlikte, bir sorumsuzluk ve üşengeçlik manası ağır basar. Ama buna rağmen, insanı iman hizmetinden alıkoyma hususunda hiçbir fark yoktur. Demek Üstad, her şeyi, iman hizmetine mâni olup olmama noktasından değerlendirmemizi istemektedir. Bu arada Risale-i Nur’da söz konusu yerdeki vazifedarlık manasının, iman hizmetini aksatan, “para kazanılan iş” anlamını kapsadığını da belirtmiş olalım. Buradan, iman hizmetine mâni olacak bir “para kazanma”nın, şeytanın desisesi olduğunu anlıyoruz. Ve bu “para kazanma” çeşitleri, aralarında farklar olsa bile, iman hizmetine mâni oluyorsa birbirlerinden farksız olarak değerlendirmeliyiz. Hâlbuki ülkedeki çoğu insana göre, insanlar para kazanma şekillerine göre sınıflandırılmalıdırlar.

—İsmin ne?

—Mehmet.

—Ne iş yapıyorsun?

...

Beni bu yazıyı yazmaya sevk eden en önemli sebeplerden biri, yukarıdaki diyaloğa belki onlarca kez maruz kalmış olmamdır. Amacımız bir insanı daha iyi tanımaksa, o insanın para kazanma biçimi, o kişinin isminden sonra en gerekli şey midir? O kişinin memleketi, dünya görüşü, evli mi bekâr mı olduğu, çocuğu olup olmadığı vs., onun para kazanma biçimi kadar önemli gelmiyor Türkiye insanına. Çünkü halk olarak maddiyatçı bir zihniyetimiz vardır. Hatta o kadar ki, o şekilde tanışılan insanla daha sonra karşılaşıldığında onun “para kazanma biçimi”, o kişinin isminden bile daha iyi hatırlanabilmektedir.

Bir kişiyi yeterince tanımadan önce ona “para kazanma biçimi”ni sormanın birkaç yönden   mahzuru vardır:

• Soru sorulan kişi bir erkekse ve para kazanacak bir iş bulamayan biriyse, onun böyle olabilme ihtimalini gözden kaçıran, düşüncesizce bir sorudur.

• Soru sorulan kişi bir kadınsa, sanki onun mutlak surette para kazanmak gibi bir mesuliyeti olduğu anlamını barındıran, düşüncesizce bir sorudur.

• Soru sorulan kişi bir erkekse/kadınsa ve düşük ücret kazanılan bir “para kazanma biçimi” varsa, o insanları, daha tanışmanın en başında kendilerini özgüvensiz hissettirecek olmayı düşünemeyen, düşüncesizce bir sorudur.

• Çocuklara da, “Baban ne iş yapıyor?” sorusu yaygındır. Bir çocuğa böyle bir soruyu sormak, onun, kendisini kendisi olarak değil, babası üzerinden tanımlamasına yol açacaktır. Dahası, bu soru okullarda sorulduğunda, çocuklara, “maddiyata göre muamele” tavrının bir izdüşümü olmaktadır ve çocuklar arasındaki eşitliği daha ilk günden bozacak bir “fakir-zengin” ayrımının inşası anlamına gelmektedir.

Bu yazımızın iki bölüm olduğunu yazımızın başında söylemiştik. Ey okuyucu! Lütfen her iki bölümü de birlikte düşünüp ve birbiri arasında sentezleyip, nefsine ona göre ders çıkarmaya çalış.     Vesselâm.

Okunma Sayısı: 478
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Arda Yıldız

    1.10.2024 08:46:44

    Üstad risale-i nurlarda, nur talebesi sınıfının en çalışkanıdır diyor. Nur talebesi iyi bir işe sahip olursa hizmete de daha çok yardımda bulunabilir.

  • Eda Gül Beyaz

    1.10.2024 08:44:58

    İyi bir meslek sahibi olmak için 6 yaşında okula başlıyor 24 yaşına kadar okuyorsunuz. Doktor olduysanız 4 sene de uzmanlık yapıyorsunuz. 30 yaşına geldiğinizde elinizde parlak bir mesleğiniz oluyor. Bu defa ise en güzel para kazanma dönemine giriyorsunuz. Evleneyim, ev alayım, araba alayım, çocukların eğitimi derken bakmışsınız emeklilik gelmiş. Bu kadar yoğun dünya mesaisinin arasında ahirete çalışmayı unutmamak önemli.

  • Semanur Tunoğlu

    1.10.2024 08:12:58

    Kadınlar için durum daha da kötü. Sahip olduğun mesleğe göre, çalışıp-çalışmadığına göre evlilik teklifleri geliyor. Mütesettir ev hanımları rağbet görmüyor. Okuyan erkekler çalışmayan kızla evlenmek istemiyor. Mecburen kız çocuklarımızı eğitim sistemine teslim etmek zorunda kalıyoruz. Bu da büyük bir risk. Tesettüre girse yeter gözüyle bakıyoruz. Ama o bile artık çok zor.

  • Said Emre Dağ

    1.10.2024 00:38:33

    Çocuklarımızın iman derslerinden sorumlu olmamız gerektiğine dair bir anekdot: Ali Ulvi Kurucu, kız erkek karışık mektepte okumaya başlayınca dedesi telaş etmiş. Babasına haber gönderip durumu anlatmış. Babası oğlunu mektepten almış ve eğitimini kendisi vermiş. Aynı zamanda hafızlığını da yaptırmış.

  • Said Emre Dağ

    1.10.2024 00:36:09

    Kız çocuğu erkek çocuğu fark etmeksizin artık nurcu aileler de çocukları fen lisesinde okusun, en az tıp okusun diye maddi manevi mesailerini harcıyorlar. Çocukların iman eğitimi görece ikinci planda kalmış durumda. Ancak seküler-kemalist eğitim sistemi çocuklara nasıl bir kıvam veriyor..? Bilinmiyor. Çocukların iman eğitimi için yanlarında haftata bir sohbete taşımanın yeteceğini düşünen ağabey-ablaların kulakları çınlasın! Unutmadan artık üniversitede dersanede kalır diye bir şey de kalmadı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı