Bir insan, her ibadeti her zaman manevî zevkle yapamayabilir. Kaldı ki, bir ibadeti nefsine ağır gele gele yapmak da çok ayrı bir fazilettir. Ayrıca bir şeyi erteletmek de Şeytanın bir tuzağıdır.
DİZİ: Başörtülü Hanımefendilerin Başlarını Açma Vesveseleri - 2
Mehmet Soydan - [email protected]
ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ
7) Başörtüsüyle kendimi özgüvensiz hissediyorum.
Kardeşim, inan, bir psikolog olarak biri olarak söylüyorum ki, özgüven, bir insanda ne giydiğine bağlı olarak değişmesi gereken bir şey değildir. Senin meselen başı örtülülük-başı açıklık meselesi değildir. Senin meselen özgüven meselesidir. Sana şöyle sorayım: Özgüvenli hissediyor olsan neler daha farklı olurdu? Neleri yapabiliyor olurdun? Bütün bunları yapabilmek için başörtüsü hakiki bir engel mi? Gerekirse bu özgüven sorunun için bir psikologdan/psikiyatristten destek alman sana iyi gelebilir.
Ama özgüvenli hissedecek olan şeyler, başörtülüyken yapamayacağın günahlar ise, bu özgüven ne kadar gerçek bir özgüvendir?
Seni özgüvensiz hissettiren şey ise başörtüsüyle çirkin olduğun hissi ise, bir sonraki maddeyi bilerek oraya koydum.
8) Başörtüsüyle kendimi çirkin hissediyorum.
Sence “çirkin” nedir? Ve bir kadının çirkin olup olmadığı meselesinde kimin görüşü önemlidir? Kendi değerlendirişine göre çirkin biriysen, sakın özgüven eksikliğinden kaynaklanıyor olmasın bu durum? Erkeklerin bakış açısına göre çirkin olduğunu düşünüyorsan da, şunu bir erkek olarak söylüyorum ki, hiçbir erkeğin hiçbir kız için “Aa bu kız kapalı olduğu için ne kadar çirkin” dediğini duymadım. Çünkü erkekler bile bilir ki, güzellik kalıcıdır ve bir kadının ne giydiğine göre değişmez. Ve erkekler, bir kadın başörtülüyse de onun güzel olup olmadığını anlarlar. Zira başörtüsü güzelliği örtmez, ancak çekiciliği örter. Çekicilik de –güzellik değil–, Risale-i Nur’un birçok farklı yerinde bahsettiği gibi, bir hanımefendiye faydadan çok zarar getiren bir şeydir.
Kaldı ki, bir kadının gerçek güzelliği; hüsn-ü sureti değil hüsn-ü sîretidir. Yani onun karakteri, güzel huyluluğudur. Zaten bir hanımefendinin iyi ve güzel bir evlilik yapmasında bu daha önemli etkendir. Senin de çevrende örnekler vardır.
BAŞÖRTÜSÜ OLGUNLUK VERİR
9) Başörtüsüyle kendimi yaşlı hissediyorum. Erkekler bana abla diyor.
Başı açık olan hanımefendiler inşallah yanlış anlamazlar. Ama başını örtmek kadına bir olgunluk verir. Farkında olmasa bile bu olgunluk onun hal-hareketlerine, davranışlarına, konuşmalarına yansır. Bundan dolayı da yaşça daha büyük zannedilirler. Şu da var ki, bir erkek olarak söylüyorum, erkekler bir hanımefendinin başörtüsünü kendilerine karşı ekstra bir mesafe ögesi olarak gördüklerinden de başörtülü hanımefendiler “abla” diye hitap ederler. Bu tutumun ne kadar doğru/yanlış olduğu elbette tartışmaya açıktır. Ama esas sebebinden bahsetmek istedim.
10) Toplumda başörtülülere yönelik belli bir siyasi görüşü temsil ettikleri algısı var ve bu algının muhatabı olmak istemiyorum.
Kardeşim, birkaç sene öncesine kadar gerçekten senin dediğin gibiydi. Ama toplumda önyargılar kırıldıkça ve başörtülü insanların farklı siyasÎ görüşlerde oldukları görüldükçe bu algı çok hızlı bir şekilde kırılmakta.
NEFSİNİN SENİ KANDIRMASINA FIRSAT VERME
11) İçimdeki tesettür ruhumu kaybettim. Şimdi başımı açıp, ileride o ruhu tekrar yakalayınca tekrar başımı örtmek istiyorum.
Bir insan, her ibadeti her zaman manevî zevkle yapamayabilir. Sen Ramazan’da o Ramazan’ın maneviyatını tam hissedemediğin günlerde “Oruç tutmayayım.” dedin mi hiç? Yukarıdaki sözün Şeytan’dan geldiği şimdi anlaşıldı. Kaldı ki, bir ibadeti nefsine ağır gele gele yapmak da çok ayrı bir fazilettir. Kaldı ki, bir şeyi erteletmek de (şimdi başımı açayım sonra tekrar örterim) Şeytan’ın en klasik numarasıdır.
12) Başımı açacağım, ama sadece başımı açacağım. Tesettürden başka bir taviz vermeyeceğim.
İnsan fıtratı, zaten ânî değişiklikleri yabancılayan bir yapıya sahiptir. Başını açan hanımefendilerin çok büyük bir kısmı, zaten “Sadece başımı açacağım.” diyerek yapıyor bunu. Ama onların bazıları sonra daha da açık giyinmeye başlıyor. Ve adım adım oluyor bu. “Ben öyle biri değilim.” diyerek, onları kınama hissiyle karışık bir nefsine güven duygusuyla hareket etme. Sana soruyorum: Diz altı bir elbise veya kısa kollu bir elbise giymek, şu başörtülü hâlinle mi yoksa başını açarsan mı sana daha yapılabilir gelir?
BAŞÖRTÜN SENİ KORUR
13) Zaten tam anlamıyla tesettürlü değilim. Aradaki fark sadece başımı açmak olacak.
Kardeşim, bir kere, karşılaştırdığın bu iki şeyin dinî noktada aynı olmadığını sen bir kadın olarak benden daha iyi biliyorsun.
Ayrıca, çok dar, renkli, kısa bile giyinip de başörtünü bırakmasan, yine de toplumun sana yönelik bir algısı olur. Kastettiğim şey, 3. maddede bahsettiğim etiketlemeler değil. Meselâ, başındaki örtüyü gören herhangi bir insan seni alkollü bir mekâna kolay kolay davet edemez. Meselâ, –en azından, başörtüsünün anlamını bilen erkekler– seninle çok kolay bir şekilde el sıkışmak için ellerini uzatamazlar. Ha, bunu başı açık olan hanımefendilere de yapmamaları lâzım, ayrı. Benim erkek aklımla aklıma bunlar geldiyse, sen de biraz düşünsen bunlar gibi on tane örnek aklına gelir.
Ayrıca, bundan bir önceki maddede bahsettiğimiz gibi, sırf saçının tesettüre uygun olması bile seni en basiti kısa kollu bile giymekten alıkoyar.
14) Tesettürüm zaman geçtikçe daha da kötüleşiyor. Bunun sonu başımı açmaya doğru gidiyor. Bu zaten kaçınılmaz bir süreç. Şimdi açsam ne olur?
Kardeşim! Tesettürü gevşetmenin sonucunun her zaman başını açmak olmadığına, hatta geriye dönüşler bile yaşanabildiğine benim çevremde bile örnekler varsa, senin çevrende hayli hayli vardır. Kaldı ki, eninde sonunda bir gün %100 başını açacak olsan bile –ki geleceği Allah’tan başka kimse bilemez–başını ne kadar geç açarsan o kadar süre fazladan başın kapalı olmanın sevabını alırsın.
15) Keşke hiç başımı örtmeseydim. Şimdiki başörtüsü noktasındaki bu nefsimden gelen imtihanımı yaşamazdım.
Kardeşim, diyelim ki sen 5 yıldır, veya 10 yıldır, veya 20 yıldır başörtülüsün. Yarın bile başörtüsü imtihanını kaybedip başını açsan, o kadar yıl boyunca başını örtmüş olmanın sevabını aldın. Hiç başını örtmemiş olsaydın o sevabı almayacaktın.
16) Tatile gittiğimde başımı açıyorum. Burada başımı örttüğümde kendimi ikiyüzlü gibi hissediyorum.
Yukarıdaki şey bir tutarsızlıksa ve ikiyüzlülükse, Âhirzaman insanları olarak istisnasız hepimiz Allah’a karşı tutarsızız ve ikiyüzlüyüz. Çünkü hayatımızda günahlar da işliyoruz, sevaplar da işliyoruz. Senin de, normal hayatında başını örtmen ayrı bir sevap, tatilde başını açman ayrı bir günah değil mi? Bu dediğim sana mantıksız mı geldi? Peki, 1 yıl 52 haftaysa ve sen yılda 2 hafta başını açıyorsan, senede sadece 2 hafta yaptığın şeyi senin gerçek bir halin, diğer tüm zamanlardakini sahte bir halin gibi görmek de tutarsızlık değil mi?
— DEVAMI YARIN —