Yazının başlığında “göreneğimiz” dedim çünkü maalesef görenek hâline gelmiştir ve Üstadın “Görenek belası” derken kastettiği şeyin bence şümulüne dahil olmuştur. Söyleyeceklerimi maddeler hâlinde söylemek istiyorum:
1) Doğum günü kutlamak Hristiyan âdetidir. Diyebilirsiniz ki: “Ben bunu Hristiyan âdeti diye kutlamıyorum.” Eyvallah. Ama dünyada Avrupa kültürü, bir kültür emperyalizmi neticesinde baskın hâle gelmeseydi senin aklına böyle bir şeyi kutlamak gelir miydi kardeşim, lütfen kendini sorgula.
2) Doğum günü kutlamanın gerekçesi, yukarıda bahsettiğimiz gibi “baskın kültürün bir öğesinin tatlı gelmesi” olarak gösterilmek istenmediğinden; genellikle, “bir kişinin kendini özel hissetmesi” olarak gösterilmektedir. Fakat bu “özel hissetme hissi” nefsanî bir his değil midir?
3) Doğum gününü kutlama amacımız aslında doğum günü falan da değildir. Genel olarak bir şeyler kutlamayı toplum olarak sevmemizdir. Bunu belki herkes, kendi çevresinde hissedebilir. Ama bir delil, 1 yaşına giren insanlara bile doğum günü kutlanmasıdır. O insan onu bilecek mi? Hayır. “İleride fotoğraflara bakar.” diyebilirsiniz. Ama şu an kaç insan vardır, fotoğraflar telefonlara kaydedilen zamandan beri birkaç sene öncesinin fotoğraflarına bakan?
4) Bu dünyada kutlanan her şeyin arkasında bir felsefe vardır, olmalıdır. Peki doğum gününün felsefesi nedir? “Yeni bir yaşa girmek” diyebilirsiniz. Ama ben de o zaman derim ki, hepimizin ecel vakti ve ömür vakti belli. Ben ömrümden bir yıl daha gitmesini, bir yaş daha yaşlanmamı niye kutlayayım? Yoksa geçen seneden beri bir yıl yaşamış olmamı mı kutlayayım –ki bu da benim elimde değil Allah’ın elinde olan bir şeydir–.
5) Çocukların doğum gününü kutlamanın en önemli gerekçesi, “Arkadaşlarına özeniyor”dur. Kardeşim; birincisi, çocuğun özendiği her şeyi yapıyor musun? İkincisi, sen bu zorunluluktan kendini muzdarip hissediyorsun ama senin çocuğundan özenecek çocukların anne-babasını niye hesaba katmıyorsun? Hele de şu ekonomik vaziyette anne/babaya çıkabilecek maddî külfeti düşündüğünde.
6) Belli ritüelleri yapmaksızın doğum günü kutlamayı bazı ilim adamlarımız caiz bulmaktadırlar. Fakat, bir doğum gününü 10 kişi kutlasın diyelim. Bu sene o ritüelleri yapmadan kutladın. Fakat önümüzdeki sene topluluktan 1 kişi “İyi ki doğdun ...” dedi ve diğerleri, ayıp olmasın düşüncesiyle eşlik etti. Ondan sonraki sene de birisi mum getirdi ve yine diğerleri ayıp olmasın diye bir şey demedi ve doğum günü kutlanan kişi de söndürdü. Sadede gelirsek, doğum günü kutlamasındaki çok kişiden herkesin aynı bilinçte olması gerekir ki bu da çok zordur.
Amacım kişileri değil durumu eleştirmektir. Ama bu durumun değişmesi de bizim nefsimize ders çıkarıp çevremize de anlatmamızla olacaktır.