Vehhab kelimesi hibe kökünden gelmekte ve “herhangi bir karşılık ve menfaat gözetmeden birine bir malı bağışlamak” manasındadır.
Ya Vehhab, çeşit çeşit nimetleri biz mahlûkatına sürekli bağışlayıp durursun. Ya Vehhab, sayı ve hesaba sığmaz çeşit çeşit nimetleri, türlü türlü rahmet hediyelerini her varlığa lâyık olduğu şekilde ihsan eden olarak Sen’den biz de istiyoruz bize de bol bol ver.
Bediüzzaman Hazretlerine göre, insan kendisine hayatı veren Allah’ı tanımalı, O’nun bütün kâinatın hâkimi olduğunu bilmeli, varlığına ve birliğine şehadette bulunmalı, ubudiyetini hiçbir zaman eksik etmemelidir. Bunlar insan hayatının en mühim gayeleridir. Bu gayeleri biz insanlar, kendi hayatımıza, nefsimize verilen cüz’î ilim, küçücük kudret ve azıcık irade gibi mikro ölçüdeki sıfat ve hâllerimizi, Sen’in mutlak, nihayetsiz ve kâmil sıfatlarına ve mukaddes şuunâtına birebir ölçü ve mukayese yapmak suretiyle kavrayabiliriz. Meselâ küçücük gücümüzle, irademizle ve bilgimizle evimizi yaptığımızda, kâinatı halk eden Sen’in nihayetsiz kudretini, küllî iradeni ve sonsuz ilmini kolaylıkla idrak edebiliriz. Aynı şekilde başkalarına cömertçe vermeyi ve ihsan etmeyi seven biz insanlar da, Sen’in bütün kâinatın üstündeki Vehhab ismini kolayca anlayabiliyoruz.
Ya Vehhab, biz insanlara maddî-manevî leziz nimetlerini ihsan eder, her istediğini ikram eder, her dilediğini hibe edersin. Aynı zamanda Gani-i Mutlak olan, Sen, Ya Vehhab, sonsuz bir cömertlikle nihayetsiz servetini ve hazinelerini biz insanların önüne serdiğinden şüphemiz yoktur. Onun için, biz, tazim ve sena içinde, fakrımızı ve aczimizi tam hissederek Sen’den hem bol bol istiyoruz hem de Sana şükrediyoruz.1
Yeryüzünün bütün sakinlerine, dört yüz bin muhtelif bitki ve hayvan türlerine hayatî öneme sahip bulunan ayrı ayrı cihazların ve duyguların verilmesinin ve hiçbirinin hiçbir zaman ihmal edilmemesi, Sen’in Vehhab-ı Rezzak olduğunu ve Rubûbiyetinin haşmetini ve kudretinin her şeye yetiştiğine işaret ettiğini açıkça imanlı bir gözle görebiliyoruz.
Bediüzzaman’a göre, hadsiz canlıların rızıklarının, vakti vaktine kuru ve basit bir topraktan rahimane ve kerimane verilmesi, Vehhab isminin her şeye şümulünü ve hâkimiyetinin her şeye ihatasını göstermektedir. 2
Hibe Eden Vehhab Adının hürmetine Rabbim. Ne varsa bahşettiğin bana; Yolunda Sen’in ve rızan için; Paylaşmamı, harcamamı nasip eyle bana! Hibe ettiklerini heba etmememi nasip eyle rızan için Rabbim; Senin yolundan bir an bile beni alıkoyma!
Bütün ihtiyaçlarımı bilen yalnız Sensin Rabbim! Kalbimden geçenleri bilen yalnız Sen’sin. Ya Vehhab, biz kullarına cömertçe verirsin. Mahlûkatının her ihtiyacını umulmadık yerlerden hiç bedel istemeden verir, her isteyene istediğini karşılıksız verir, bol bol, bereketle ikram edersin.
Âl-i İmran Suresi 8. ayette bildirdiğin gibi; “Rabbimiz! Bize hidayet lütfettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Katından bize rahmet hibe et. Muhakkak Sen Vehhab ’sın.”
Ya Vehhab, Üstad Bediüzzaman’ın dediği gibi, “Vermek istemeseydin, istemek vermezdin.”
Ya Rabbi, Vehhab isminin gereği olarak; maddî manevî nimetleri bizlere ihsan edersin. İhsanın daim olsun bize...
Dipnotlar:
1- Sözler, s. 298.
2- Lem’alar, s. 353.