"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dert nedir?

M. Fahri UTKAN
02 Mart 2025, Pazar
“Derdini söylemeyen derman bulamaz” demişler. Aynı zamanda “Kasap et derdinde koyun can derdinde.” sözü de çok bilinir.

Derdi olmayan kişi pek yoktur bu dünya hayatında. Ama kişi dert dediği olayla karşılaşınca, ya “Bu da geçer ya hu” diyerek rahatlar. Veya “Allah kuluna kâfi değil mi?”1 ve “Allah bilir siz bilmezsiniz.”2 ayetlerini aklına getirerek tevekkül eder ve rahatlar.

Birinin dert dediğine diğeri şükür ediyorsa, o zaman derdin ne olduğu kesin değildir. Birine su içmemek bir derttir ama diğerine su içmesi dert-maraz olabilir. Kimine çok para dert, diğerine parasızlık derttir.

Onun için İmam Şa’bi, “Eğer insanlar belâların daha büyükleri ile karşılaşsalardı, bazı belâları afiyet olarak değerlendirirlerdi.” demiştir.

Üstad bu konuyu şöyle veciz bir cümle ile belirtmiştir: “Bir derdin dermanı başka bir derde zehir olabilir. Bir derman hadden geçse dert getirir.”3 

Yani derman olması gereken şeyler bazen de dert olur. İçtiğin ilaç seni öldürür, birlikte güldüğün insan seni üzer. Böyle şeyler de olabilir.

Aynı zamanda, “Bir dert görünürse, devası âsândır.”4  dendiğine göre bu konuda dikkatli ve bilgili olmak gerekiyor.

Peki, bu dert ölçüsü neye göre olacak? Birinin başına gelmiş olay, konu o kişi hakkında dert midir yoksa değil midir, nasıl anlayacağız? Neye göre, kime göre karar vereceğiz?

Mesela su kaynatıldığında, patatesi yumuşatırken yumurtayı sertleştirir. ‘Ekmeği bayat olanın yanında, pırlantası küçük olanın da derdi dert miydi gerçekten?’ Aslında hayatımız kısa, gidilecek yolumuz uzun. Her an ayağımız tökezleyebilir. Yolda yürürken bir anda çukura düşebiliriz veya bir araba bize çarpabilir. Ya da arabamızı sürmekte iken birden devrelerimizin elektrikleri kesilebilir. Hayat kısa...

Her an her şey kapımızı çalabilir. O kapı çalması sesi bir kaza, hastalık, bela, bir dert veya bir musibet olabilir. Ama inancımıza göre bütün bu gelenler, olanlar hep O’ndan…Onun için gelene amenna demek gerekiyor. Ve bu derdi gönderene çoğunlukla bir çoğunun yaptığı gibi, şikâyet değil, hamd etmek gerekiyor.

Yani, “Derdin, ihtiyacın çözülmesini beklediğin şey her ne ise Hakka havale et de başına ne gelirse Cenab-ı Allah’tan geldiğini bil.” demişler.

Dipnotlar:

1- Zümer Suresi: 36.; 2- Bakara Suresi: 216.; 3- ESDE, Münazarat, s. 162.; 4- Age., s. 185.

Okunma Sayısı: 817
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı