"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ortadoğu ve demokrasi

Kâzım GÜLEÇYÜZ
08 Ağustos 2024, Perşembe
ABD’yi can evinden vuran 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra bazı Amerikalı strateji uzmanları, özeleştiri babında şöyle bir değerlendirme yapmışlardı:

“Eğer vaktiyle Ortadoğu’da demokrasinin yerleşip hâkim olması için çaba gösterip yatırımlarımızı demokratikleşme için yapmış olsaydık, bugün çok daha farklı bir Ortadoğu manzarası ortaya çıkar ve şimdiki sorunların çoğu yaşanmazdı.”

Aslında bu tesbit bir vakıanın ifadesiydi.

Daha gerilere gidildiginde ise, bölgeyi bugünkü krizler yumağı durumuna getiren ilk hatanın Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde Osmanlının parçalanması ile yapıldığını ifade etmek mümkün.

Hattâ Churchill’in tecrübesi ve ileri görüşlülüğü ile bu durumu daha o zamandan gördüğü ve Osmanlı toprakları başta olmak üzere dünyayı taksim edip paylaşmak üzere 1919’da masaya oturan savaşın galiplerini şu sözlerle uyardığı söyleniyor:

“Türk imparatorluğunu parçaladığınız takdirde kontrolü elden kaçırır ve Akdeniz’den Hindistan’a kadar bütün Müslüman dünyasıyla aramızda sonsuz bir savaşın tohumlarını atmıs olursunuz.”

Bu gerçekçi uyarıya rağmen, tarihten gelen bir kin ve intikam duygusunun da tahrikiyle, büyük bir iştah ve ihtirasla Osmanlının üzerine üşüşen emperyalist güçler, cetvelle belirledikleri sınırlarla Ortadoğu topraklarını aralarında taksim ettiler.

Elbette ki, bu taksimatta aslan payını alanların başında, yine Churchill’in İngiltere’si geliyordu. Kurt politikacı, ikazlarına kulak verilmedi diye, taksimatta kendi payından vazgeçecek değildi. Nitekim Filistin ve Irak gibi, günümüz Ortadoğu’sunun kriz odakları İngiltere’nin payına düştü.

İngiltere daha sonra, dessas siyasetinin bütün hünerlerini ortaya koyarak, Filistin’de bir İsrail devletinin zeminini hazırladı, Irak’ı da—bugün olduğu gibi—bölgeye müdahale bahanesi olsun diye kurdurup bir diktatörlük rejimine teslim etti.

19. yüzyılın bir numaralı emperyalist gücü olan İngiltere, 20. yüzyılın ikinci yarısında tedricen dişleri dökülüp takatten düstü, ama sömürgecilikten geleneğin tecrübesini, bilhassa İkinci Cihan Harbinden sonra dünyanın süper gücü olarak yıldızı parlayan ABD’yi yönlendirmek için kullandı. 

(Devam edeceğiz.)

Okunma Sayısı: 2111
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • lisa

    8.8.2024 23:30:59

    insanlar barışık bir ortamda yaşayabilmeli.

  • Hüseyin İlhan

    8.8.2024 12:17:09

    11 Eylül 2001'de ABD'ni can evinden vuran saldırının plan,program ve azmettireni kim.?Evet bu sual ile ilgili KANADA'da yayınlanan bir basın organında İSRAİL ile bağlantısı açık ve net yazılıyor. Yine o saldırıda bulunulan iş merkezlerinde yahudi asıllı olup çalışmakta olan 4000 civarındaki yahudi çalışanlardan % '1'nin dahi o gün işe gitmemesi nasıl izah edilir ve açıklanır,düşünen kafalara soruyoruz. Yine şu bir gerçek ki,dünyada silah ihracını yapan firmaların sahipleri kimler.Bu silahları devletlerin dışında farklı terör örgütlerine satan,ulaştıran hatta bunlara askeri,istihbarat eğitimi veren hangi ülkeler ve askeri,istihbarat teşkilatları.

  • Mustafa Said Kara

    8.8.2024 09:06:58

    Menderes ve Demirel gibi amerikan karşıtı olan, amerikadan emir almayan liderler çıkarmamız lazım. Türkiyeye anti amerikancı liderler lazım.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı