"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstiğna düsturu ve cemaatler

Kâzım GÜLEÇYÜZ
06 Eylül 2024, Cuma
Resmî ideoloji muhafızlarının “yasadışı yeraltı örgütü” olarak gördükleri ve güç ellerindeyken zor kullanarak üzerine gittikleri cemaat ve tarikatları tasfiye etmek için bilhassa 12 Eylül’den sonraki süreçte başvurdukları en etkili yöntemlerin ticarîleştirme ve siyasîleştirme olduğunu şimdiye kadar çok yazdık ve bu konuyu Cemaatler: Toplum-Siyaset-Devlet kitabımızda da işledik.

Önde gelen bazı cemaatleri ticarîleştirme tuzağına düşürme planı ANAP’la uygulamaya konuldu ve maalesef “başarılı” oldu.

O zaman başlanıp AKP ile devam ettirilen projelerle, olay daha ileri boyutlara taşındı.

Ticarîleştirme tuzağına siyasîleştirme ayağı da eklenerek, hedefteki cemaatlerin gündemi aslî hizmetlerinden uzaklaştırıldı. Bazılarının önü açılarak, adeta iktidarın ortağı imişler gibi hissettirildi ve o görüntü verildi.

Böylece farkında bile olmadan adeta geri dönülmez bir çıkmaza sürüklendiler. Sonra da birden düğmeye basılıp perişan edildiler.

Bilhassa son yıllarda yaşananlar bunun son derece çarpıcı ve ibretli örnekleriyle dolu.

Aslında bu tuzak sadece hedefteki cemaatle sınırlı değil, hepsi için geçerli. Ama ne yazık ki çoğu hâlâ bunun farkında değil. Dahası, siyasî tarafgirliğin hipnotize ettiği bir ruh hali ile, hukuksuzluklara alkış tutuyorlar.

Dinimizin de, insan olmanın da gereği olan adalet ve hakkaniyet ölçüleriyle bağdaştırılması imkânsız bu akıl ve vicdan tutulmasının bir sebebi de, iktidar eliyle kendilerine sağlanan imkân ve kaynaklar olmalı.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı raporlarındaki “Dernek, vakıf ve birliklere şu kadar milyon lira aktarıldı” bilgileri bunun müşahhas örneklerinden.

İBB’nin AKP döneminde vakıf ve derneklere yüz milyonlarca TL verdiği bilgisi de.

Bir de külliye, bina, arsa tahsisleri var.

Hedefteki cemaat için de vaktiyle “Ne istedilerse verdik” denildiğini, ama devran değişince bu sözün yerini “Ne verdinizse geri alın” talimatının aldığını bilmeyen kalmadı.

Bu ibretli örnek, Üstadın Kur’an’da bildirilen bir Peygamber ölçüsü olarak vurguladığı ve hassasiyetle riayet ettiği “istiğna,” yani kimseden karşılıksız birşey almama prensibinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Okunma Sayısı: 2321
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer

    6.9.2024 20:46:07

    Aslında bu tuzak sadece hedefteki cemaatle sınırlı değil, hepsi için geçerli. Ama ne yazık ki çoğu hâlâ bunun farkında değil. Dahası, siyasî tarafgirliğin hipnotize ettiği bir ruh hali ile, hukuksuzluklara alkış tutuyorlar.İnşallah uyanırlar🤲👏👏👏 Binlerce tebrik ederiz

  • Hüseyin İlhan

    6.9.2024 19:46:32

    'Amelinizde rızai ilahi esas olmalıdır.Bu düsturu bize veren aziz üstadımız,ve alemlerin efendisi SAV'min'Veren el ,alan elden üstündür,hadisi kutsi si ise bize ne anlatıyor ve nasıl idrak ederek davranmalıyız. Siyasetçi şahsi mülkünü,parasını vermiyorSiyasetçi işine gelene ve siyasetin necasetini bulaştırarak veriyor ve köprüyü geçince de afedersin dayı derken ayıııı diye ver bakalım verdiklerimi nankör,hain diyerek alıyorsa bilhassa milyonların hakkını yağma Hasan'ın böreği gibi yağmalatıyorsa o milyarlar da olsa alınmaz,hizmet böyle necis rüşvetlerle asla olmaaaz aziz kardeş.

  • Necati

    6.9.2024 14:13:54

    Allah razı olsun Değerli yazarımız çok önemli gerçekleri ifade eden güzel bir yazı olmuş. Tüm cemaatler inşaallah artık siyasi ve ticari tuzaklara düşmesin. Şahsı adına bir cemaat mensubu elbette ticaret yapabilir, siyasette yapabilir fakat cemaat adına yapılamaz. Çünkü ticaret ve siyasetin çirkin tuzaklarına düşülüyor ve hizmetler büyük zararlar görüyor.

  • Doğukan Pamir

    6.9.2024 10:52:53

    H. BULAT kardeşim, makaleyi bir daha okur musun? Neden bahsediyor, hangi kirli tuzakları açıklıyor... Anlaşılan mevzuyu anlamamışsın kusura bakma

  • Kâzım

    6.9.2024 10:15:39

    Müminler ancak kardeştirler. (Hucurat 10) Kardeşine zulmetmezler, onu düşmanın eline teslim etmezler, gıybetini yapmaz, kusurlarını görmezden gelir, dara düştüğünde yardım eder, derdiyle dertlenir, birlikte göz yaşı döker, siyasi görüşünden dolayı dışlamaz, küsmez, kafir, fasık, münafık ve müşriklerle mücadelede onu yalnız bırakmazlar. Kardeşlerinin arasını düzeltirler. Şeytanın ayağını kaydırıp uçuruma yuvarlanmaması için elinden tutar, yalnız bırakmazlar. Hiçbir dünyalık menfaat gözetmeksizin, siyasetten uzak, sadece Allah'ın rızasını kazanabilmek için biraraya gelir ve ayrılırlar. Cenab-i Allah tüm müminlerin kalplerini birleştirip böyle kardeşlikler yaşatsın inşallah. 🙏🌹 Hayırlı Cumalar kıymetli ağabeyimiz. 🤗🥰

  • H.BULAT

    6.9.2024 08:09:03

    Karşılıksız bir şey almama anladım. Ama Cemaatlar tarikatlar ihtiyaçlarını görmek icin ,karşılıksız bir seyler almamak , kendilefrinin çalışıp kazanmaları ve cemaata ait bir ticari iş yeri, bir bakkal açması kadar dogal bir şey nie dogru olmasın?.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı