''Nasıl Karabağ ve Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok” sözleri eğer İsrail’e yönelik bir meydan okuma ise, hemen peşinden sarf edilen ve son derece açık bir “acziyet itirafı” niteliğindeki “Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları atalım” lafıyla o mesajı boşa çıkarmak...
Erdoğan jargonunun yeni bir örneği.
Karabağ’a bizim mi, Azerbaycan’ın mı girdiği; bu konudan bağımsız olarak Bakü ile Tel Aviv arasındaki çok yakın ve sıcak ilişkiler; Libya’ya nasıl girdiğimiz, özellikle Libya’nın geldiği son noktadaki pozisyonumuz ve uzunca bir süre “terörist” denilen Hafter’le halihazırdaki ilişkimizin durumu ayrı bahisler...
AKP iktidarı boyunca çok çeşitli konularda yapılan işbirliği anlaşmalarının hiçbirinin iptal edilmediği, askıya alınmadığı, ticaretin de, Bakü ve Kuzey Irak çıkışlı petrolün “gemicik”lerle sevkiyatının da hâlâ devam ettiği, dahası Malatya-Kürecik üssü ile istihbarat desteği vermeyi sürdürdüğümüz İsrail’e, iddia ettiği şekilde nasıl gireceğimiz de.
Saymakla bitmeyen çelişkiler herkesin malûmu olduğu içindir ki, “İsrail’e gireriz” “tehdidi” kimse tarafından ciddiye alınmadı.
Buna mukabil, İsrail’e, yine AKP iktidarının onayı ile tatbikatlarına katılabilir hale geldiği NATO’ya “Türkiye’yi ihraç edin” çağrısı yapması için “bahane” vermiş oldu.
Netanyahu’nun ABD Kongresindeki yalanlarla dolu konuşmasına verilen alkış desteğine AKP’nin tepkisi ise, Davos’taki “One minute” seremonisinin muhatabı Şimon Peres’in bilahare Türkiye’ye davet edilerek TBMM’de konuşturulup Erdoğan başta olmak üzere AKP’liler tarafından alkışlanmasını, halihazırdaki İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un Ankara’da ağırlanmasını ve 7 Ekim’den hemen önce Erdoğan’ın New York’ta bir araya geldiği Netanyahu ile el sıkışarak verdiği “yakın ve samimi” görüntüleri derhatır ettirdi.
Sonuç olarak, tribünlere yönelik ateşli “hamaset” söylemlerinin perde gerisinde, AKP iktidarındaki Türkiye-İsrail ilişkileri yine Erdoğan’ın “Bizim İsrail’e, İsrail’in bize ihtiyacı var” sözü ekseninde devam ediyor.
Ve Türkiye İsrail’e hemen her kalemden ihraç ürünleriyle, taşıdığı Azeri ve Kuzey Irak petrolüyle “girme”ye de devam ediyor.
Gazze’yi mahv ve perişan eden İsrail ateş çemberini Lübnan, İran, Yemen ve Suriye ile genişletme tahriklerini sürdürürken de...