Çoban, başkasının tarlasına giden koyunları taş atarak uyardığı gibi, Cenâb-ı Hak da, yanlış ve isyan yoluna sapan insanları çeşitli musîbet ve hastalıklarla uyarıp îkaz ediyor.
“Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Ardından boyun eğsinler, duâ edip yalvarsınlar diye onları, sıkıntı, darlık ve hastalıklara uğrattık. Hiç olmazsa, onlara bu şekilde azâbımız geldiği zaman boyun eğip, yalvarıp duâ etselerdi ya! Fakat kalbleri iyice katılaştı ve şeytan da onlara yaptıklarını câzip gösterdi.” (En’âm, 6/42,43)
Şu âyette de: “De ki: Ne dersiniz; size Allâh’ın azâbı gelse veyâ kıyâmet gelip çatıverse siz, Allâh’tan başkasına mı yalvarırsınız? Doğru sözlü iseniz söyleyin bakalım!” (En’âm, 6/40)
Bu âyet, ansızın geliverecek kıyâmet öncesinde tevbe ve duâ etmeye, şirkten ve zulümden şükre ve âdil olmaya çağırıyor.
Dünya sarayı koca bir mescid ve büyük bir medrese olarak yaratılmıştır. Bu okul ve mescid; gâyesinin dışında kullanılırsa gayretullâha dokunur. Dünya sarayında; îman, ilim, ibâdet, adâlet, mârifetullah ve muhabbetullah hâkim olursa, Cenâb-ı Hak bu durumdan râzı olur ve bu sarayın ömrünü uzatır.
Îman, ilim, adâlet ve mârifetullah için yaratılan dünyâ mescidi; deccalların, tâğutların, süfyanların hâkimiyetine girerse, Hâlık-ı Hakîm bu kâinat mescidini yıkar. Kıyâmeti koparır.
“Eğer beşer çabuk aklını başına alıp adâlet-i İlâhiye nâmına ve hakâik-i İslâmiye dâiresinde mahkemeler açmazsa, maddî ve mânevî kıyâmetler başlarına kopacak, anarşilere, Ye’cüc ve Me’cüclere teslim-i silah edecekler” diye kalbe ihtar edildi.” (Eski Said Dönemi Eserleri, s. 266)
Resûlullah (asm), “Yeryüzü bir mescid olarak yaratıldı.” buyurmuştur. Eğer bizler bu mescidi; îman, ilim, ibâdet, istiğfar, tevbe, adâlet, muhabbet ve irşâd için kullanırsak; Rahmân-ı Rahîm bu durumdan râzı olur. İşte o zaman, Âdil-i Hakîm; bu ilim, zikir, fikir, şükür ve adâlet sarayının ömrünü ziyâdeleştirir ve şu dünyâ sarayında en yüksek gür sadâ İslâm’ın sedâsı olur inşâallah.
Îman, istikâmet, istişâre, ümit, ihlâs, muhabbet, güzel ahlâk, Kurân ve sünnet üzere kalınız.