Isparta Yeni Asya Nur Talebelerinin geçen Pazar günü Isparta’da düzenlediği Bediüzzaman Mevlidi’ne iştirak etmiştik.
Yeni Asya Camiası’nın yurdun değişik illerinde tertip ettiği bu kabil mevlid programları, Üstad’ın ve Risale-i Nur’un daha geniş çevrelere tanıtılması, cemaat fertlerinin uhuvvet, tesanüt ve muhabbet bağlarının ve müfritane irtibatın takviyesine vesile olması açısından mühim organizasyonlardır.
Bu organizasyonlara mümkün mertebe iştirak etmek, şahs-ı manevînin teşekkülüne katkı sağlamak açısından önemlidir. Her yıl düzenlenen Isparta Mevlidi böyle önemli bir fırsat sunmakla birlikte, Isparta’nın diğerlerinden önemli bir farkı; Risale-i Nur’un ilk telif edildiği il olmasıdır.
ISPARTA KAHRAMANLARI
Üstad, Isparta’yı ikinci vatanı olarak kabul eder ve oraya ayrı bir önem atfeder. O, birçok Lâhika mektubunda Ispartalı Nur Talebelerinin manevî mevkilerinin yüksekliğine işaret eder.1
Kastamonulu Mehmet Feyzi Ağabey’e hitaben yazdığı bir mektupta Isparta Kahramanlarından şöyle söz eder: “Feyzi Kardeşim! Bu şehre bir kutup bir şeyh gelse, ‘Seni on günde velâyet mertebesine çıkaracağım’ derse, sen Risale-i Nur’u bırakıp onun yanına gitsen Isparta Kahramanlarına arkadaş olamazsın.”2
Hüsrev, Hafız Ali, Santral Sabri, Şamlı Tevfik, Sıddık Süleyman vb. saff-ı evvel ağabeyleri Isparta Kahramanları yapan sır; Üstad’a yaklaşmanın, ona selâm vermenin bile işkence görme sebebi olduğu bir zaman ve dönemde, korkmadan hayatlarını tehlikeye atarak onun etrafında halka olup iman hizmetinde ihlâsla ona destek vermelerinde gizli olduğunu düşünüyorum.
Zira onların, mü’minlerin imanlarının rejim tarafından yok edilmek istendiği zor bir dönemde Risaleleri iştiyakla ve sebatla yazmaları, istinsah etmeleri ve neşretmeleri büyük bir cihad idi. Zındıka komitesinin iğfal ettiği devletin inzibat kuvvetleri onlara göz açtırmıyordu. Baskı, hakaret, hapis gibi türlü zulümlerle karşılaşmalarına rağmen, onlar çekinmeden ve korkmadan iman ve Kur’ân hizmetine koşmuşlardı.
Ertesi gün Mevlide iştirak etmek üzere gece yarısı İstanbul Yeni Asya okuyucuları olarak bir otobüs ile yola çıkmıştık. Sabah saatlerinde Barla’ya vardık. Orada Üstad’ın evini ziyaret ettik. Evde Üstad’ın risale telifini, evin önündeki heybetli çınar ağacının üstündeki kulübede geceleyin zikir, tesbih ve tefekkürünü hayal ettik.
Sonra İslâmköy’e intikal ettik. Risalelerin kalemle çoğaltıldığı bu mübarek yerde, saff-ı evvel ağabeylerin hizmetteki gayretlerini; Hafız Ali ağabeyin Risaleleri yazıp çoğaltmasını ve ardın-dan muhtaç olan yerlere ulaştırmasını hayal ettik.
Daha sonra mezarı İslâmköy’de bulunan, Bediüzzaman ve Nur Talebelerinin samimî dostu, demokrat misyon adına yıllarca sürdürdüğü iktidarıyla ülkede demokrasinin tesis edilmesine çalışmış olan, Türkiye’nin maddî manevî imarında mührü bulunan 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’in kabrini ziyaret ederek ona ve diğer ehl-i imana dua ettik. Sonra da mevlidin tertip yeri olan Isparta merkezine intikal ettik.
Cami avlusunda yıllardan beri göremediğimiz civar illerden ve uzak yerlerden gelen kardeşlerimizle hasret gidererek, hizmet projelerini konuşarak, fikir alışverişinde bulunduk.
Mevlidi düzenleyen Isparta Nur Talebelerini hayırlı bir hizmete vesile oldukları için tebrik eder, Cenab-ı Hakk’ın bizleri Risale-i Nur yoluyla iman ve Kur’ân hizmetinde ihlâsla muvaffak etmesini, son nefesimizde bizlere, kelime-i şehadeti getirerek imanla kabre girmeyi nasip etmesini niyaz ederim.
Dipnotlar:
1 - Barla Lâhikası Mektupları., 2 - Kastamonu Lâhikası, s. 87.