"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hasta, salih amellerin sevabını da kazanır

İbrahim Günaydın
24 Ağustos 2024, Cumartesi
İnsan hayatı deniz gibidir. Bazen sakin olur, bazen de fırtınalı denizin dalgaları gibi dalgalanır. Hayat hep aynı gitmez. Gündüzü ve gecesi de vardır. Mutlu ve musibetli günler birbirini tâkip eder.

Fakat Teğâbun Suresi’nin 11. Ayetinde ifade edildiği gibi, “Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet isâbet etmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Çünkü Allahu Teâlâ her şeyi bilendir.”

Bu dünya geçicidir. Cenâb-ı Hak, bu fânî dünyayı imtihan salonu olarak yaratmıştır. İnsan; sınav ve sıkıntılarla  Cenneti kazanmak için yaratılımıştır. Bu dünya Cennetin veya Cehennemin bekleme salonudur. Asıl, gerçek, mutlu ve huzurlu hayat Cennet hayatıdır. İnsan,  elem ve kederin olmadığı  o Cennet hayatını kazanmak için buradadır. Ebedî Cennet yurdunda mutlu ve huzurlu yaşamak için buradadır. Allah’ın rızasını kazanmak için bu imtihan salonundadır.

Sınavın soruları ise çoktan seçmelidir. 

İnsan; sıhhat hastalık, zenginlik fakirlik, iyi gün hüzünlü gün, mutlu gün musibetli gün vs.gibi durumlarla sınanır. Fakat Rahman ve Raûf olan olan Rabbimiz, “Hiç kimseyi verdiği imkândan fazlası ile yükümlü kılmaz. Hiç kimseye gücünün üstünde yük yüklemez. Allahü Teâlâ, bir güçlükten sonra başka bir kolaylık yaratır.” (Talak Suresi: 7.)

Cenab-ı Allah kullarına karşı son derece şefkatli ve merhametlidir. Kimseyi güç yetiremeyeceği bir sıkıntı ile sınav yapmaz. Hattâ sağlıklı iken yaptığı amellerin sevabını hastalık veya yolculukta yapamadığı zamanda da verir.

Meselâ bir kul; evinde her gün Kur’ân ve tefsirini okuyor ve iman ilimleri ile iştigal ediyor. Bu kul hastalık, musibet veya yolculuk sebebiyle bu amellerini yapamadığı vakit, Raûf olan Rabbimiz aynı amelleri yapmış gibi sevap ve mükâfat veriyor.

Ebu Mûsa’dan (ra) rivayet edilen bir hadiste Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu konuda şöyle buyurmuştur: 

“Kul hastalandığı veyahut sefere çıktığı vakit Allah ona, sıhhatli olup evinde bulunduğu sırada işlediği amellerin sevabı kadar sevap, ecir ve mükâfat yazar.” “Ey hastalık sebebiyle ibadet ve evradından mahrum kalan ve o mahrumiyetten teessüf eden hasta! Bil ki, hadisçe sabittir ki, “Müttakî bir mü’min, hastalık sebebiyle yapamadığı daimî bir virdin sevabını, hastalık zamânında yine kazanır. Farzı mümkün olduğu kadar yerine getiren bir hasta, sabır ve tevekkül ile ve farzlarını yerine getirmekle, o ağır hastalık zamanında sair sünnetlerin yerini, hem hâlis bir sûrette, hastalık tutar.” (Lem’alar, s. 270.)

İman, ihlâs, istikâmet, ilim, hilim, sabır, şükür, teşekkür, tefekkür, tevekkül, sevap, ecir, mükâfat, Kur’ân ve sünnet üzere kalınız.

Okunma Sayısı: 842
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı