İnsanlar maddî ve manevî açıdan farklı özelliklere sahiptirler. Nasıl ki beş parmak birbirine eşit değilse, insanlar da yaratılışları gereği birbirlerinden farklıdırlar.
Zenginlik, fakirlik; körlük, topallık vb. bedenî engellere sahip olmak gibi farklılıklar, hikmetin bir gereği olarak var edilmiştir. Sosyal devletin gereği; farklı konumdaki vatandaşlar arasında adaleti temin için teşvik ve destekler ile farklılıkları giderme çabası içinde olmasıdır.
Allah herkesin gücüne göre görev ve sorumluluklar vermiştir. Anne-baba, akraba, yakın ve uzak komşu, fakir ve miskin ve benzeri yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarının karşılanması yönünde zenginlere bazı görev ve sorumluluklar verilmiştir.
Ne yazık ki inanç esasları ile beraber İslâm’ın sosyal anlayışı yönü de günümüzde azalmıştır. Bunun neticesinde Müslüman-ların çoğunlukta olduğu ülkelerde zekât ve yardımlaşma terk edildiği için huzur da kalmamıştır.
İslâm’ın beş hükmünden biri olan zekât, namazla beraber Kur’ân’da en fazla geçen ve yerine getirilmesi emredilen ibadettir. Terki ise, namazdan sonra, en büyük günahlardan biri olarak kabul edilmektedir.
Hatta Hz. Ebubekir (ra) Peygamberimizin (asm) vefatından sonra, “Namaz kıla-caklarını ama zekât vermeyeceklerini söyleyen kabileler ile zekâtlarını verinceye kadar savaşacağını” belirtmiştir.
Zekât ve yardımlaşma lütuf değil Allah’ın bir emridir. Yüce Allah mealen: “Mallarını Allah yolunda harcayanların misali, yedi başak bitiren ve her başak’ta 100 tane bulunan bir tek tohumun hâli gibidir. Allah dilediğine kat kat fazlasını da verir. Çünkü Allah lütfu pek geniş olan ve her şeyi hakkıyla bilendir.”1
Rabbim; zengin olan kesimi muhtaç olanlara yardıma teşvik amacıyla, bire 700 kat ve daha fazlasını kıyamette vereceğini mealen belirtiyor. Yine Yüce Allah mealen, “Ey iman edenler! İçinde hiçbir alışverişin, dostluğun ve şefaatin geçerli olmayacağı bir gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerin ta kendileridir.”2 buyuruyor.
Allah önce teşvikten sonra tehdit ve tehditten sonra da ahirette başlarına neler geleceğini de yine mealen şöyle bildiriyor: “O gün bunlar Cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, böğürleri ve sırtları dağlanacak: İşte yalnız kendiniz için toplayıp sakladıklarınız; tadın şimdi biriktirip sakladıklarınızı!”3
Ölüm olmaz veya ölüme çare bulunur ise, Allah yolunda harcamayan zenginlere diyecek bir şey yok. Yoksa günü geldiğinde herkes gibi o da ölecek ise; tövbe etmeli, malının zekâtını vermelidir.
Dipnotlar:
1. Bakara Suresi: 261, 2. Bakara Suresi: 254, 3. Tevbe Suresi: 35.