Evlilik dinen yasaklanmayan karşı iki cinsin yine dine uygun nikâh akdi ile birleşmeleri, aynı çatı altında yaşamaları, yuva kurmalarıdır.
Nikâh akdi; haram olan durumun “Nikah ve tezvic” ile helal olma durumudur. Toplumun temelini oluşturan, ailenin inşasıdır. Belki farklı iki ailenin akraba olmasıdır.
Evliliğin temel taşı ise sadakat üzerine inşa edilen sevgi ve saygıdır. Fedakârlık ve muhabbettir. İyi ve kötü günlerde, sağlıkta ve hastalıkta bir olmak ve de birlikte olmaktır.
Bediüzzaman, “Kadın ve erkek ortasında gayet esaslı ve şiddetli münasebet, muhabbet ve alaka, yalnız dünyevi hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. Evet, bir kadının, kocasına yalnız hayat-ı dünyeviyeye mahsus bir Refika-i hayat değildir. Belki hayat-ı ebediyede dahi bir Refika-i hayattır” der. (Lem’alar)
Öyle, “enerji aldım!” diye evlilik yapılmaz, “enerji almıyorum!” diye de eşler terk edilmez.
Eskilerde evliliklere ebeveyn karar verirdi. Yedi sekiz yaşlarında idim. Annemin amcasının kızı, aile kararı ile nişanlı olmuştu. Beni çağırır; “Yeğen nişanlımı git gör. Nasıl birisi bana anlat” derdi. Ben de gider bakar gelir ona anlatırdım.
Arada yıllar geçti yaşım altmış olmuştu. Onu gördüğümde, eski günleri yâd ederken elli yıllık evliliği devam eden kocası için: “Allah onu başımdan eksik etmesin.” derdi. Önceden tanımadığı ve aile kararı ile evlendiği biri ile elli yıldan fazla bir yastıkta geçen mutlu bir hayat.
Ya günümüz evlilikleri? Üzülerek belirteyim ki bazen nişan aşamasında ve bazen de evliliğin ilk yıllarında ayrılma ve boşanma kararları alınıyor. Çıkan bunca yasaya rağmen önlenemeyen kadına şiddet, dayak ve cinayetler. Yıkılan yuvalar, ortada kalan çocuklar...
Bediüzzaman, “Ne mutlu o kocaya, kadınının diyanetine bakıp taklit eder; refikasını Hayat-i ebediyede kaybetmemek için mütedeyyin olur. Bahtiyardır o kadın ki, kocasının diyanetine bakıp “ebedi arkadaşımı kaybetmeyeyim diye takvaya girer. Veyl o erkeğe ki, Saliha kadını ebedi kaybettirecek olan sefahate girer. Ne bedbahtır o kadın ki, muttaki kocasını taklit etmez, o mübarek ebedi arkadaşını kaybeder. Binler vay o iki bedbaht zevc ve zevceye ki, birbirinin fıskını ve sefahatini taklit ediyorlar, birbirlerine ateşe attırmasında yardım ediyorlar” diyor. (Yirmidördüncü Lem’a)
Allah’a emanet olun.