Zamanlardan bir zaman saray edebiyatı ismi ile müsemma olarak saraylara lâyık bir edebiyat olarak ortaya çıkar.
Halkı uyutma, oyalama ve göz boyama noktasında etkili bir edebiyat türüdür. Baş edebiyatçı başta olmak üzere saray edebiyatçıları güzel nutuk çekerler. Kafiyeli cümleler kurarak halkı heyecanlandırmakta üstlerine yoktur. Hatta halkın önemli bir kısmı heyecandan kendini kaybeder. Saray edebiyatı cazibesi ve cezbesi altında ömür sürerler. Halk biraz gözünü açacak olsun saray edebiyatının kaside ve gazelleri sürülür meydana. Valisi ve kadısı saray emrindeki hademelerdir. Saray edebiyatçıları onların eline de süslü laflar verir. Valimiz ve kadımız herkese eşit davranıyor, kimseyi ayırmıyor derler. Kadımızı ve valimizi eleştirenlerin derdi ülkemizdir, ülkemize zarar vermek istiyorlar diye korku yayarlar.
Zaman gelir, günler geçer halkın karnı doymamaya başlar. Ne kadar şiir, ne kadar beste dinlese boş mideye fayda etmez. Saray edebiyatının halk üzerindeki etkisi azalmaya başlar. Saray edebiyatçıları telaşa düşerler. Bu işler lafla olmayacak hazinenin başına işten anlayan birini koyalım derler. Bilmem kaç tane hazineci başı değiştirdikten sonra birisinde karar kılarlar. Vergi sever yeni hazineci başı halkın elindekine göz diker. Saray hariç herkese tasarruf uygular. Zenginler hariç herkesten borçlarını ödemelerini ister. Hazineci başı milleti sıktıkça sıkar. Bunalttıkça bunaltır. Halkın feryatlarını diğer ülkelerin sağır sultanları bile duyar. Hikâyenin bundan sonraki kısmı bize meçhuldür. Çünkü bizim hikâye yaşandıkça yazılacak bir hikâyedir. (Not: Bu yazı ironi içermektedir.)