Cenâb-ı Hak Vahid ve Ehaddir. Vahidiyet ve ehadiyet hakikati her yaratılan mahlûkun üzerindeki birlik mühründen kolayca anlaşılabilir.
Kâinatın heyet-i mecmuasından tutun da galaksilere, yıldızlara, güneşler ve gezegenlere kadar bütün büyük mahlûklar üzerine birlik mührü vurulmuştur. Dünyamız ve üzerinde yaşayan bütün mahlûklar da aynı şekilde birlik mührü taşırlar. Bitkiler, ağaçlar, hayvanlar, insanlar nev ve tür olarak birlik mührü taşıdıkları gibi, bu tür içindeki fertler de tek tek yine birlik mührüne mazhardırlar. Bu sebeple yaratılan her mahlûk bidayetinde ve ilk yaratılışında birdir ve bu birlik mührü yaratılan her tür üzerinde açıkça görülür. Devam eden yaratılış sürecinde türler içindeki fertler üzerinde de yine birlik mührü devam eder. Onun içindir ki hiçbir mahlûk birbirine benzemez, hatta aynı yumurta ikizi bile olsa. Her mahlûk tektir ve bir tekillik noktasından yaratılmıştır.
Kâinatın kendisi bile bir tekillik noktasından yaratılmıştır. Big Bang teorisi bunu açıkça ispat eder. Şu koca kâinatın çok küçük bir çekirdek gibi bir noktadan, adeta çekirdeğin çatlamasına benzer bir şekilde yaratıldığını ifade eder. İşte onun için bu yaratılış teorisine büyük patlama, yani bilimsel tabiri ile Big Bang demişler.
Dünya yüzündeki canlılar da benzer bir yaratılış özelliği gösterirler. Meselâ bütün ağaçlar ve bitkiler çekirdek denen küçük bir tohumdan yaratılmıştır. Her bir ağacın tohumunu toprağa attığınız zaman yine o ağaca benzer bir ağaç olur. Kudret-i İlâhî bir ağacı küçük bir tohumdan yarattığı gibi bir çok hayvan ve kuş türünü de bir tohum hükmünde olan küçük bir yumurtadan yaratır.
Yani hangi canlı türünün genetik izini takip ederseniz edin, en başında bir tekillik noktasına ulaşırsınız. Bitki ve hayvanlarda olduğu gibi insan nesli için de durum aynıdır.
Risale-i Nur’da bu hususa şöyle dikkat çekilir:
“Zaman-ı Âdem’den beri bir kanundan hiçbir fert şüzûz etmemek ve hâricine çıkmamak olamaz. Evvelâ, bu kanun-u tenâsül, mebde’ itibârıyla, iki yüz bin envâ-ı hayvânâtın mebde’leriyle hark edilmiş ve nihâyet verilmiş. Yani, en evvelki pederleri âdetâ Âdem’leri hükmünde, iki yüz bin o evvelki pederler, kanun-u tenâsülü hark etmişler. Peder ve valideden gelmemişler ve o kanun hâricinde vücud verilmiş.”1
Hz. Adem babamızın yaratılışı da tektir. Ondan da yine tek olan eşi Havva annemiz yaratılmış. İşte insan nesli de bu iki insandaki genetik şifrelerin açılması ve taşınması yolu ile çoğalmış. Aslında iki kişi olmasına rağmen yaratılış yine tekillik taşır. Çünkü insan genetiği esas olarak baba tarafından taşınır. Anne ise bir tarla, bir toprak görevi görür. Adeta babada bulunan sperm denilen tohum hükmündeki genetik yapı, anne rahmindeki yumurtalık ile birleşerek bir emin sığınak hükmünde olan rahimlerde gelişip neşvü nema bulur.
İşte her bir insan kendi genetik yapısının izini sürse baba ve dede yolu ile devam etse kendi nesli içinde dedelerini takip ederek en sonunda bir insana ulaşır, yani insanlığın ilk babası olan H. Adem babamıza. Bu sebeple insanlığın tek atası vardır o da Hz. Adem’dir (as). Hz. Adem’e (as) yüklenen genetik yapı ise Hz. Havva’nın rahminde açılarak insanlık üremeye başlamış ve bu güne kadar milyarlarca insan hayat sahnesine çıkmıştır.
İlk üremenin de doğan ikiz kardeşlerin çaprazlama evlendirilmesi ile başladığını “Hz. Adem ve ilk insan neslinin üremesi” adlı makalemizde izah etmeye çalışmıştık. 2
Sual: Kardeş evliliği bütün dinlerde yasak olduğu halde Hz. Adem’in (as) ilk çocuklarının birbiri ile evlendirilmesi haram değil mi?
Cevap: Bütün hukuk sistemlerinde olduğu gibi, İlâhî hukuk sisteminde de cezaî işlemler ve hükümler geriye doğru işlemez. Bu sebeple çok sonra getirilmiş olan bu yasaktan dolayı Hz. Adem (as) ve çocukları mesul olmazlar. Zaten ilk yaratılan ikiz çocukların da çok özel bir yaratılışla, sadece ikiz çaprazları ile evlendirilmesini Kabil ve Habil arasında geçen meseleden açıkça anlıyoruz. Bu konuyu yine mezkûr makalemizde izah etmiştik, oraya bakılabilir.
Sual: Hz. Adem ile birlikte başka bir Adem daha yaratılmış olamaz mı?
Cevap: Bu konuda çeşitli iddialar var. Bazı kesimler başka insanların da olduğunu iddia ediyorlar. Ancak kaynaklarda böyle bir bilgi yok. Zaten bu durum genetik bilgilerin taşınmasına da uygun düşmez. Üstelik yaratılışta tekillik kuralına da aykırı bir durum ortaya çıkar. Şayet tıpkı bir Hz. Adem gibi birisi daha yaratılmış olsa bu ikiliğe yol açar. O zaman insanlar hangi kişiyi ilk atası olarak görecekti? Böyle bir durum akıl ve mantığa da uymuyor, nakil dediğimiz bilgi silsilesi içinde de yer almıyor.
İnsan, kâinatın meyvesi hükmünde. Nasıl ki bir ağacın bütün özellikleri bir tohumuna yazılmış ise, insana da kâinatın bütün özellikleri yazılmıştır. Benzer tarzda kâinat bir tekillik noktasından yaratılmış ise, insan nesli de yine tek olan bir atadan yaratılmıştır.
Allah varlık ve birlik mührünü her mahlûk üzerine en açık bir şekilde vurmuştur.
Dipnotlar:
1. Lemalar, 9. Lema, s. 83.
2. http://www.saidnursi.de/hz-adem-as-ve-ilk-insan-neslinin-uremesi