Hayat yolunda adımlarımız hep çiçekli yolları takip etmez. Kimi zaman ağır adımlarla dikenli, sancılı ve meşakkatli yollardan geçeriz. Kimi zamanda o kadar hızlı koşarız ki, belki yolun yarısına dahi gelmeden bir taşa takılır ve düşeriz.
İnsan koşar, tökezler ve düşer. İnsan kanar, aldanır ve sınanır. Yanlış yollara atılan her yanlış adım, insanın yaratılış gayesi ile bağdaşmadığı için insanın dengesini kaybetmesine sebep olur. Yanlış atılan adımlardan dengesini yitirmeye başlayan insan yavaş yavaş fıtratından uzaklaşmaya başlar. Fıtratından uzaklaşan insan ahirzamanın karanlık tuzaklarına, dehşetli fitnesine, şiddetli musibetine, şeytanın şerrineve nefsin aldatmasına düşer.
Kendine günahlardan duvar ören enaniyet ve günahların ardından karanlıkta kalan kalbe inen rahmet, derinden ve içten gelen pişmanlıktır.
Ateşi söndüren yağmur misali, günahın karanlığında kalan kalbe pişmanlık bir rahmet olur. Pişmanlık umudu kesmemektir. Pişmanlık bağışlanma dilemektir. Pişmanlık günaha boyanan kalbe bir rahmettir. Samimi bir pişmanlık kulun boynunu büken bir külfet değil, geri kalan ömürde hazine kıymetinde bir nimettir.
“Ey iman edenler! İçten ve samimi bir tövbe ile Allah’a yönelin. Umulur ki Rabbiniz günahlarınızı örter ve sizi içinde ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O gün Allah Peygamber’i ve onunla beraberindeki mü’minleri utandırmayacak, hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Onların nurları önlerinde ve sağlarında koşturup yollarını aydınlatır. Onlar da: “Rabbimiz! Nûrumuzu tamamla ve bizi bağışla! Şüphesiz senin her şeye gücün yeter!” diye dua ederler.” (Tahrim Suresi, 8. ayet)
“Ancak tövbe edip hallerini düzeltenler ve gizledikleri gerçekleri açıklayanlar başka; ben onların tövbesini kabul ederim. Çünkü ben, tövbeleri çokça kabul eden ve merhameti bol olanımdır.” (Bakara Suresi, 160.ayet)
“Allah’ın kabul edeceği tövbe, ancak cahillikleri sebebiyle günah işleyip de, o günahtan çarçabuk vazgeçenlerin tövbesidir. İşte Allah, böylelerinin tövbesini kabul buyurur. Allah her şeyi hakkıyla bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.” (Nisa Suresi, 18.ayet)
“Allah, haramları ve helalleri size apaçık bildirerek yolunuzu aydınlatmak, sizi daha önce yaşamış sâlih insanların gerçek kurtuluş yollarına iletmek ve sizi yanlış yollara gitmekten koruyup affına ve rahmetine yöneltmek istiyor. Allah her şeyi hakkıyla bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.” (Nisa Suresi, 26.ayet)
“Şu da muhakkak ki ben, günahlarından tövbe ile vazgeçen, iman edip sâlih ameller işleyen, bundan böyle de doğru yol üzere hareket eden kimseyi elbette bağışlarım.” (Taha Suresi, 82.ayet)
Peki işlediği günahlardan kalınlaşmış ve karanlığa hapsolmuş bir kalple insan nasıl yaşayabilir? Hem benliğini hem hakikatini hem dünyasını hem ahiretini kaybetmiş olmaz mı? Pişmanlık duymamak bile isteye yanlış yolda yürümek, hatalarla yüzleşmek yerine yeni hatalar yapmak ve işlenen günahta ısrar etmektir. Pişman olmayan insandan başka kim daha zalim olabilir? Pişmanlık duymayan bir kalpten daha karanlık, daha acı, daha acınası bir zindan yoktur. Günahlardan duvar ören değil, günahlarına duvar ören bir kalpte pişmanlık bir rahmettir, bir nimettir, bir umuttur ve karanlığı ortadan kaldıran bir nurdur.