Başımızı gökyüzüne kaldırdığımızda o uçsuz bucaksız gökyüzüne kanat çırpan kuşlara gözümüz takılır. Uçsuz bucaksız gökyüzünde kanat çırpan kuşlara imreniriz zira tıpkı onlar gibi özgür olmak isteriz.
Özgür olmak ve özgür hissetmek bir insan için nefes almak kadar hayatî bir ihtiyaçtır. Özgür olmayan veya kendini özgür hissetmeyen bir insan hayatın neresindedir ve ne kadar hayatın içinde olabilir?
Bediüzzaman Hazretleri Emirdağ Lâhikası’nda; “En ziyade muhtaç olduğum ve hayatımda en esaslı düstur olan, hürriyetimdir. Asılsız evham yüzünden, emsalsiz bir tarzda hürriyetimin kayıtlar ve istibdatlar altına alınması, beni hayattan cidden usandırıyor. Değil hapis ve zindanı, belki kabri bu hâle tercih ederim. Fakat hizmet-i imaniyede ziyade meşakkat ise ziyade sevaba sebep olması bana sabır ve tahammül verir. Madem bu insaniyetli zatlar benim hakkımda zulmü istemiyorlar; en evvel benim meşru dairedeki hürriyetime dokundurmasınlar. Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam.” ifadesiyle insan için hürriyetin temel bir ihtiyaç olduğunu bu veciz sözü ile haykırmıştır.
İnsanın aklı, fikri, ruhu kalbi her çağda hürriyete meftun ve aşıktır. Zira insan hürriyeti ile bir varlık ve bir anlam kazanır. Akıl ve irade beraberinde hürriyeti, hürriyet ise beraberinde insana imtihanını getirmektedir. Hürriyet ve özgürlük sahibi olmak sorumluluk sahibi olmayı zorunlu kılmaktadır.
Kur’ân-ı Kerîm’de; “Rabbinizden hak gelmiştir, artık isteyen iman etsin isteyen inkar etsin; fakat biz hakka karşı çıkanlara öyle bir ateş hazırladık ki ...” (Kehf Suresi: 29.) “İstediğinizi yapın; ancak bilin ki Allah yaptıklarınızı görmektedir.” (Fussılet Suresi: 40.)
“Dinde zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış, birbirinden ayrılmıştır: O hâlde, şeytanî güçlere ve düzenlere [uymayı] reddedenler ve Allah’a inananlar, hiçbir zaman kopmayacak en sağlam mesnede tutunmuşlardır: Zira Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir.” (Bakara Suresi: 256.)
“Ey insanlar! Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan vesilesi kıldık; bakalım sabredecek misiniz?” (Furkan Suresi: 20.) “Biz kullarımızı her zaman imtihan ederiz.” (Mu’minun Suresi: 30.)
Hürriyet insanın en temel hakkı ve ihtiyacı olmasıyla beraber aynı insanın en büyük imtihandır. İnsanın sonsuzluk arzusu dünyevîleşen bir çağda sınırsız özgürlük olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki, bir insanın sınırsız bir özgürlüğe sahip olması mümkün mü? Böyle sınırsız bir özgürlüğe sahip olmak bir insanın hakkı mıdır yoksa sınırı olmayan bir özgürlük insanın farkında olmadan kendisi için istediği büyük bir haksızlık mı? Bu özgürlük arayışı ve arzusu dünyevîleşen asrın insanlara sunulmuş olan zehirli bal mıdır?
Bir insan iç dünyasında mı daha özgürdür veya dış dünyaya kabul edilmek maksadıyla fıtratından uzaklaştıran dış dünyayı kabul ederken mi? Yoksa dünyevîleşen bir asırda insan, özgürlüğe kavuştuğunu sanırken köleleşiyor mu?
İnsan özünden, kendinden ve Rabbinden uzaklaştıkça dünyevîleşen yaşamın ve onun sunduğu zehirli bal hükmünde olan şeytanın tuzağı, nefsin prangalarıyla dünyanın heva ve heves hapsinde köleleşir.
İnsanın; Rabbini tanıması, bilmesi ve sevmesi en büyük hürriyetidir. İnsan ancak âlemlerin Rabbine kul olarak hür olabilir. “Demek, iman ne kadar mükemmel olursa, o derece hürriyet parlar.”¹
Allah’a kul olarak hür olmak duasıyla.
Dipnot:
1) Tarihçe-i Hayat, s. 92.