Olimpiyatlarda madalya kazanan Yusuf Dikeç’in değişik medya kanallarında yer alan beyanlarının özünde ‘dua’ var. Mesela, bir beyanatında “(Madalya kazandıktan sonra) Neler hissediyorsunuz?” sorusuna şu cevabı vermiş:

“Çok teşekkür ediyorum, çok mutluyum. Cumhuriyet tarihinin ilk olimpiyat madalyasını ülkeme kazandırdığım için çok mutluyum, Allah bize bunu nasip etti. Ben de bu madalyayı; geçen sene dünya şampiyonası öncesinde (...) silahımı elimden alan ve bunlara sessiz kalan insanların dışındaki 85 milyonluk ülkeme armağan ediyorum. (Siz birinciden daha fazla konuşuldunuz?) Uzun yıllardır bu yarışmalara katıldığım için bu benim beşinci olimpiyatım. Sağ olsun, dünyada da iyi bir intiba bıraktık. Ben her zaman şunu söylüyorum: Milli sporcuların aslî görevi yarışmak ve ülkelerini temsil etmektir. Demek ki ülkemizi bundan önceki yarışmalarda iyi temsil etmişiz. Sağ olsun, ben bu sene ‘kota’yı çok geç aldım. Buna rağmen insanlar hep e posta yazıp, ‘Yusuf, kota senin hakkın’ dedi. Kotayı aldım, sonra madalyayı aldım. Tabii madalyayı aldığımda da hep iyi mesajlar geldi. ‘Bu madalya en çok sana yakışıyor’ diye. Ben de o insanlara çok teşekkür ediyorum. (Dua aldık, kazandık diyorsunuz o halde.) Kesinlikle. Biz burada sadece bir isimiz, bir simgeyiz. Oysa asıl bunun arkasında, geri planında dua edenler vardır. Dünya dua üzerine kurulmuştur. Ben buna canı gönülden inanıyorum. Nasibimiz de bugünmüş, bugün oldu.” (TRT Spor Dijital)

Dikeç, başka bir açıklamasında da şöyle demiş: “Ben Müslümanım ve inançlı da bir insanım. Bizim büyüklerimiz hep şunu söyler: Dünya dua üzerine kurulmuştur. Yani bu dua Müslüman dilinde de vardır, Hıristiyan dilinde de vardır. Yani dua duadır. Allah’la kul arasındaki o köprüdür. Yani senin çok çalışarak ne istediğine bağlı. Zaten Allah hiç bir zaman için ‘Sen Müslümansın sana çok yardım edeyim, sen Hıristiyansın sana az yardım edeyim’ dememiş. Demiş ki, ‘Çalış ve benden iste.’”

Bir başka haberde şu bilgiler var: “Türk sporcusu olan Yusuf Dikeç, Türkiye’ye dönüşünde şöyle dedi: “(Bu madalya) 24 yıllık çalışmanın, bir emeğin sonucuydu. Çok mutluyuz. Cumhuriyet tarihinde ülkemize ilk atıcılık branşında olimpiyat madalyasını aldık. Benim için çok önemliydi, Avrupa, Dünya, Akdeniz İslam Oyunları hepsinde şampiyonluğumuz vardı ancak Olimpiyatlar’da yoktu. Tabi onu da o koleksiyonun içine ekledik çok mutlu olduk. Gönül isterdi ki altın madalya olsun ama işte dedim ya şans yanımızda değildi son anda gitti nasip diyelim. Biz oraya giderken 85 milyonun duası vardı öyle gittik. Bize verilen rol orada yarışmaktı biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Bundan sonraki hedefimiz 2028’de Los Angeles’a gideceğim. Allah nasip ederse orada altın madalyayı alacağım.” (ntv.com.tr, 1 Ağustos 2024)

Biz de, duanın sırrını anlayan ve bunu en iyi şekilde ifade eden Yusuf Dikeç’e yeni madalyalar kazanması için dua edelim.