"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Bir tek gayem vardır”

Faruk ÇAKIR
23 Mart 2023, Perşembe
Hayatını “iman kurtarmak yolunda” feda eden Üstad Bediüzzaman Said Nursi’yi, yine bir vefat yıldönümünde (23 Mart) rahmetle yâd ediyoruz.

Bilindiği gibi Bediüzzaman Hazretleri 1960 yılında “taşıyla toprağıyla mübarek” yer olarak tarif ettiği Urfa’da vefat etmişti. Ömrünün büyük çoğunluğunu tarassut altında, sürgünde ve hapiste geçirmiş olması, ‘insan hakları meselesi’nin ülkemiz için çok eskiye dayanan bir mesele olduğunu gösterir. “İman kurtarmak için yola çıkan bir alim”i zehirlemek, sürgüne göndermek, peşine hafiyeler takmak ve kanunsuz bir şekilde hapsa atmak “insan hakları” ile bağdaşır mıydı?

Talebelerinden merhum [Mustafa] Sungur ağabeyin notuna göre, “Afyon Hapsinde mevkuf iken Hz. Üstadımızın izniyle avukatları tarafından kaleme alınarak mezkûr makamata [Başbakanlığa, Adliye Bakanlığına, Dahiliye Bakanlığına] gönderil”en yazıda Üstad şöyle der:

“Birtek gayem vardır: O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâmın iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücâdele ederek gençleri ve Müslümanları imana dâvet ediyorum. Bu imansız kitleye karşı mücadele ediyorum. Bu mücahedemle inşaallah Allah huzuruna girmek istiyorum. Bütün faaliyetim budur. Beni bu gayemden alıkoyanlar da, korkarım ki bolşevikler olsun. Bu iman düşmanlarına karşı mücahede açan dindar kuvvetlerle el ele vermek, benim için mukaddes bir gayedir. Beni serbest bırakınız, el birliğiyle, komünistlikle zehirlenen gençlerin ıslahına ve memleketin imanına, Allah’ın birliğine hizmet edeyim.” (Şualar, On Dördüncü Şuâ, On Altıncı Mektup)

Gençlerin imansız yapılması ihtimaline karşı feveran eden Üstad Bediüzzaman, gençleri ve Müslümanları imana davet etmiş ve bu daveti de Risale-i Nur eserleriyle ortaya koymuştur. Aleyhinde kurulmak istenen tuzak ve atılan iftiralara karşı her defasında “Bütün faaliyetim budur” diyen ve eserlerini gösteren bir alim, acaba engellenmemiş olsaydı bugün bir ‘gençlik buhranı problemi’ olur muydu?

Onu hapishanelere atmak için bahaneler üreten idarecilere yaptığı şu çağrı çok önemli değil miydi: “Beni serbest bırakınız, el birliğiyle, komünistlikle zehirlenen gençlerin ıslahına ve memleketin imanına, Allah’ın birliğine hizmet edeyim.”

Bir yönüyle bu çağrı bugün de geçerlidir. Çünkü Bediüzzaman Hazretleri vefat etmiş olsa da, eserleri meydandadır ve bu eserler “iman kurtarma davası”nın delili ve vesilesidir. O halde Türkiye’yi idare edenlere düşen vazife, gençleri bu eserlerle tanıştırmak ve imanlarının kurtulmasına vesile olmaktır. 

“Mezar-ı müteharik bedbahtlar” istemese de inşallah “iman kurtarma davası” kazanılacak. Bu vesile ile Üstad Bediüzzaman’ı bir defa daha rahmetle yâd ediyoruz. Mekânı Cennet olsun inşallah.

Okunma Sayısı: 4714
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nahit Topaloğlu

    23.3.2023 16:22:15

    Faruk Kardeşim, küçük bir tashih: "Mazar-ı müteharrik..." "Mezar-ı..." Bâki selam ve muhabbetler. Fî emânillah!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı