Muhabir: Sayın Rektörüm, ben İnsanlık Yayınları'ndan New Asya İnternational muhabiri Çelebi-ce.
Rektör: Buyurun Sayın Çelebi-ce, size nasıl yardımcı olabilirim?
Muhabir: Efendim görsel basından duyduğumuz üzere, üniversiteniz bilim insanları Covit-19’u izole ederek tecrid etmeyi başarmışlar. Önce sizin şahsınızda üniversitenizi tebrik ediyoruz. Bunun yanında Korona ile de yüz yüze bir röportaj yapmak istiyoruz. Görüşmemize müsaade eder misiniz?
Rektör: Hay hay! Sn. Çelebi-ce. Yalnız takdir edersiniz ki, bunun için Bilim Kuruluna danışmam gerekir, netice de bilim insanlarına saygının gereği.
Muhabir: Elbette Sn. Rektörüm, sizden dönüş bekliyorum o halde.
Üniversite Sekreterliği: Sn. Çelebi-ce, Rektörümüz Korona ile istediğiniz zaman görüşebileceğiniz bilgisini size iletmemi istedi. Ayrıca Korona da bu konuda bilgilendirildi. Bununla birlikte bulaşı ihtimali ve sağlık dolayısıyla koruyucu tedbirleri almanız gerektiğini de hatırlatmak zorundayım.
Muhabir: Elbette, teşekkür ederim. Maskemi ve eldivenimi takıp geliyorum.
***
Çelebi-ce: Selâm bay Korona, geçmiş olsun. Biliyorsunuz, sizinle daha önce bir kez telefonda görüşmüş bir kez de i-mail üzerinden yazışmıştık. Hapse düştüğünüzü öğrenince hem size geçmiş olsun diyeyim hem de bu sefer yüzyüze tanışalım ve aynı zamanda röportaj yapayım istedim.
Korona: Teşekkür ederim, hoş geldiniz, ne iyi ettiniz, insanlık gösterdiniz. Ama niçin o kadar uzakta duruyorsunuz?
Çelebi-ce: Aman efendim, sosyal-fizikî mesafeyi koruyorum. Sonuçta biz akıllı insanlarız. Hem bakın maske ve eldiven de taktım. Aslında siz koronalar da keşke maske taksanız insanlar daha güvende olurdu.
Korona: Aslında biz de insanlardan korunmak için taksak iyi olurdu! Ha ha. Şaka yaptım …. alınmayın.
Çelebi-ce: Bay Korona, sizin izole ve hapsedilmeniz bilim insanlarının bir başarısı. Bu konuda ne söylersiniz?
Korona: Elbette izole edilmiş olmam bilim insanları adına maddî bir başarı olduğu gibi bizim aleyhimize de surda bir gedik açıldı şüphesiz. Gerçi insanlar bizim bir ya da iki ferdimizi izole etmeyi başardı. Biz ise, bütün dünyayı evine hapsettik. Sizinki başarıysa bizim ki ne oluyor. Ayrıca gene de niçin hapsedildiğimi tam anlayabilmiş değilim? Çünkü ben hapse düştüm, ama trilyonlarca kardeşlerim, katrilyonlarca hem cinslerim dışarda vazifeye devam ediyorlar.
Çelebi-ce: Seni izole etmekteki amaç siz Covit 19’ları tanımak ve sizlere karşı etkili bir aşı, yok edici bir silâh geliştirmek. Zira insanlık sizden önceki virüs ve salgınlara karşı savaşı kazandığı gibi sizi de yenmeyi başaracaktır.
Korona: Bundan emin değilim. Hani insanlar arasında meşhur bir söz vardır ya! “Sineklerle uğraşıyorsunuz, ama bataklığı kurutmayı düşünmüyorsunuz.”
Çelebi-ce: Bataklık derken ….
Korona: Beşerdeki “gurur, kibir, şirk, zulüm ve isyan bataklığından söz ediyorum. Beşer gururu, kibiri bırakmadıkça, idareciler zulümden vazgeçmedikçe, halk zulme karşı koymadıkça ve insanlar Rabbine itaat etmedikçe, Korona’lar bitmeyecektir, Covit 19 gidecek, ama 20’si, 21’i gelecektir.
Çelebi-ce: Anladım, ama bataklığı kurutmak oldukça uzun bir iş. Beşer için âcil, pratik, çok daha kısa maddî bir silâha ihtiyaç var.
Korona: Evet bataklığı kurutmak zaman ve sabır gerektirir. Ama sonsuz bir ahiret hayatını ve ebedî bir Cennet saadetini kazanmak yanında gayet kısa ve katlanılabilir anlamlı bir imtihandır. Ayrıca Rabbine itaat etmekte ve onun terbiyesini kabul etmekte dünyada dahi büyük manevî bir lezzet ve şuunat keyfiyeti vardır.
Çelebi-ce: Yani Siz de yaptığınız işten bir lezzet bir haz alıyor musunuz?
Korona: Elbette. Rabbimize itaat etmekte ve emrini icra etmekte peşin bir ücret olarak lezzet alıyoruz.
Çelebi-ce: Aman efendim o lezzet size ait. Gene de beşer olarak sizden korkuyoruz. Çünkü biz insanlar dünyayı severiz ve siz de bizlerin dünya hayatını tehdit ediyorsunuz.
Korona: Dünyada dahi muvaffakiyet isteyen insanlık için gerektir ki, kâinatta cari olan adetullah kanunlarıyla iyi geçinsin ve fıtrat kanunlarını iyi tanısın ve sosyal hayatın hayatî bağları olan birlik beraberlik kardeşlik duygularını sıkı ve güçlü tutsun. Barış ve huzur içinde yaşasın.
Çelebi-ce: Yani?
Korona: Rabbi Rahim, Kadiri Külli Şey, nasıl da bütün kâinatı bir orkestra şefi gibi yönetiyor, ortaya çıkan uyumlu idareyi, ahenkli müziği ve raksıyla müziğe eşlik eden bütün eko sistemi görmüyor musunuz? Siz insanlar kâinatta terennüm edilen bu lahuti müziğin ritmine “Hasbünallah …. “ diyerek niçin teslim olmuyor ve kendinizi ahenge bırakmıyorsunuz?
Çelebi-ce: Ben ifadenizi biraz daha berraklaştırın istedim, ama siz gene gizem dilini kullandınız.
Korona: Yani kâinatın güneş, hava, su, toprak gibi unsurları kendi aralarında haberleşiyorlar, paslaşıyorlar, yardımlaşıyorlar, cevaplaşıyorlar, bir takım oyunu içinde, ama hayatın devamı ve canlıların maslahatı yönünde hareket ediyorlar. Bunların aklı, şuuru, fikri olmadığına göre bütün bunlara hükmeden her şeyin maliki, her şeyin hâlikı, her şeyin rabbi olan Ellahu Ehad ve Rabbus Samed tarafından tedbir ve idare ediliyorlar da… Peki biz koronalar bu emir ve iradenin dışında kendi keyfimize göre hareket edebilir miyiz?
Çelebi-ce: Anladım, Sizin Rabbi Celâliniz ile bizim Rabbi Rahimimiz aynı. Aynı idarenin altındayız.
Korona: Elbettte, bizler ismi Celâl’in ordularıyız. İnsanları daha çok havf ve korku yönünden uyarırız. Onun için insan şaşkınlıktan bizi biraz geç anlar, ama sonunda anlar.
Çelebi-ce: Evet Korona deyince insanların aklına tamamen ölüm geliyor. Sizin sayenizde ölüm bir numara gündem oldu, diyebiliriz.
Korona: Evet, ölüm hem bir musîbet, hem de bir nasihattir. Ne demişler, “Nasihat İstersen Ölüm Yeter”!
Çelebi-ce: El Mevtü Hakkun. Ölüm Haktır. Ezelî ve Ebedî Olan ise ancak Allah’tır.