Virüs: Evet, buyurun.
Muhabir: Ben insanlık yayınlarından, muhabir. Korona’dan bir randevu isteyecektim.
Virüs: Korona bugünlerde çok meşgul. Eğer isterseniz, Size çıkmaz ayın son Çarşambasına bir gün ayarlayabilirim.
Muhabir: Çok geç olur. İnsanlık adına âcil bir durum.
Virüs: Ha! Öyle mi? Söz konusu insanlıksa akan sular durur. Ben Korona ile görüşüp en kısa zamanda size döneceğim, inşallah.
Muhabir: Peki.
….….…..
Virüs: Muhabir bey, Korona Hazretleri meşguliyeti dolayısıyla sizinle yüzyüze görüşemeyeceğini, hiç zamanının olmadığını, ancak insanlık adına talep gelince kısa da olsa bir telefon görüşmesiyle sorularınıza cevap verebileceğini söyledi. Şimdi sizi doğrudan kendisine bağlayabilirim, isterseniz.
Muhabir: Öyle mi! Çok sevinirim. Bekliyorum.
….…..
Korona: Alo! Ben Korona, size nasıl yardımcı olabilirim.
Muhabir: Efendim sizi tanımak istiyoruz. Basında gıyabınızda yazılıp çiziliyor, ama sizi sizden öğrenmenin daha sağlıklı olacağını düşündük. O sebeple, kimsiniz, nesiniz, nereden gelip nereye gidiyorsunuz, vazifeniz nedir?
Korona: Ben Hâlıkın mahlûku, Rabbimin askeriyim. O’nun Rububiyeti tahtında hareket eder, emirle iş görürüm.
Muhabir: Efendim sizinle görüşmek istememizin sebebi, sizin insanlığa musallat olmanız, insanlığın sağlığını tehdit etmenizdir. Niçin insanların yoluna çıkıyor, önünü kesiyorsunuz?
Korona: Ben insanların yoluna çıkmıyorum. İnsanlar insanlıktan çıkmakla bizim yolumuza çıkıyorlar. Biz de yolumuza çıkanı yolumuzdan çıkarıyoruz.
Muhabir: İnsanlar nasıl insanlıktan çıkıyorlar.
Korona: Zalimin zulmü, kâfirin küfrü, insanların Rabbine karşı nankörlüğü arşı titretiyor.
Muhabir: Sadece zalimlere ve nankörlere sataşsan eyvallah. Ama masum ve mazlumlara da musallat olduğunu görüyoruz.
Korona: Hiçbir şey dışardan göründüğü gibi değil.
Muhabir: Nasıl yani?
Korona: Zulme rıza zulüm olduğu gibi, küfre rıza da küfürdür. İnsanlar zalime engel olmadığı gibi bir de zulmüne rıza gösteriyor. Küfre karşı manevî cihad etmediği gibi küfrün algısıyla olaylara bakıyor. Mü’minim diyenler ise şükürsüz yaşıyor.
Muhabir: Bu durum masum ve mazlumlara da ilişmeniz için bir gerekçe olabilir mi?
Korona: Zulüm, küfür, nankörlük ve ahlâksızlık yaygınlaşınca musîbet de umumî olur. Zalim mazlum, kâfir mü’min ayırt etmez. Bu Allah’ın bir kanunudur.
Muhabir: Peki bu durum âdil mi?
Korona: Allah âdildir, haşa adaletsizlik etmez. İnsanlar kendi fiilleriyle bir şekilde kadere fetva verdirirler. Yani beşer zulmeder kader adalet eder. Allah masum ve mazlumların hakkını haşirde ve ahirette gözetir, mükâfat olarak karşılığını muhakkak verir.
Muhabir: Peki, şimdi burada çare nedir? Ne yapmamız lâzım.
Korona: İnsanlar zalimin zulmüne itiraz ederse, rıza göstermezse, buğz ederse; mü’minler imansızlığa karşı aşkla şevkle manevî cihad anlayışıyla çalışır ve Allah’ı güzel isim ve sıfatlarıyla tanıtırsa biz virüsler işsiz kalırız.
Muhabir: Tamam da bu bir zaman ve süreç ister. Bunları yapalım İnşallah, ama şu an için âcil, pratik ilâve bir çıkar yol yok mu?
Korono: Elbette var. İnsanlar maddî olarak azamî temizlenmeli, temizliği alışkanlık haline getirmeli, ahlâklı ve edepli hayata dönmeli, günahlarından tövbe istiğfar ederek manevî temizlenmeli, Allah’a isyandan pişmanlık duymalı, zulmü kınamalı, zalimi onaylamaktan vazgeçmeli. Marifetulah yönüyle de Allah’ın KUDDÜS, TAHİR, MUTAHHİR, TEVVAB, MUİN, MUĞİS, HAFİZ gibi isimlerine sığınmalı.
Muhabir: Yani desene adam olmalı, insan olmalı.
Korona: Aynen öyle.
Muhabir: Yalnız merak ediyorum. Nasıl gözle görülmeyecek kadar önemsiz bir mikrop olduğunuz hâlde dağ gibi insanları aşabiliyorsunuz? Bunu anlamakta zorlanıyorum.
Korona: Başta dedik ya. Biz virüsler ancak Rabbimizin emri tahtında, terbiyesi altında hareket ediyoruz. O’na istinad ediyoruz. Allah’a dayanan bir mikrop olsa dağları aşar, Allah’tan bihaber bir beşer ise düz yolda şaşar.
Muhabir: Anladım. Elhamdülillahi Âlâ Küllî Hal. Sivel Küfri ved Dalal. Her halükârda Allah’a hamdolsun.
Küfür, dalâlet ve zulüm dışında.