"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bütçe’de “teğet” geçilenler…

Cevher İLHAN
29 Aralık 2010, Çarşamba
Meclis’teki 2010 yılı bütçesi diğer tartışmaların gölgesinde kaldı. Başbakan Erdoğan, bütçeyi yine kriz dönemleriyle kıyasladı. Attıkları temelleri, toplu açılışları anlattı. Meselâ, Ankara-Konya hızlı tren hattını anlatırken, “Yol boyunca 135 menfez, 83 alt geçit, 25 üst geçit ve 7 tane köprü inşa edildi” diyerek detaylara kadar tektek saydı. “Konya’da özel sektörün yaptırdığı bir oteli de bu arada, açtık” dedi. Keza “Bitlis-Muş arasında dağları delerek yolumuza devam ediyoruz” diye konuştu. Açılan okulları, derslikleri, sağlık merkezlerini, yolları, konutları, belediye hizmetlerini tek tek sıraladı…

Bu arada eski dönemlerde yapılanları yok sayan Erdoğan, sekiz yıl öncesine kadar âdeta hiçbir yol, köprü, hastane, okul yapılmamışçasına konuştu. 5 Eylül 1792’de, yani iki yüz on sekiz yıl öncesine ait bir belgede, dönemin padişahı, Bağdat Valisi Kadir Süleyman Paşa’ya gönderdiği tâlimatla Mardin Kalesi’nin tamirini emrettiğini Meclis kürsüsünden göstererek, “Tam iki yüz on sekiz yıldır onarılmayan, tamir edilmeyen o kaleyi işte şu anda biz tamir etmeye başladık” ifâdesiyle hükûmetinin başarısını bildirdi.
Ne var ki önceki hükûmetleri topyekûn topa tutan ve “ülkeye bir çivi çakmadıklarını” söyleyen Erdoğan, seçim afişlerinde resmini merhum Menderes ve Özal’ın fotoğrafları arasında iliştirmesi gibi, Menderes ve Özal dönemlerindeki ekonomik kalkınmayı örnek verdi. Ancak garip bir biçimde, uzun yıllar yüzde 6-7 enflasyonla yüzde 7-8 kalkınmayı başarmış, başta Keban ve GAP olmak üzere ülkeye yüzlerce baraj, onbinlerce kilometre yol, binlerce fabrika kazandırmış Demirel’in AP ve DYP dönemlerini yine atladı…

“GİDİŞAT KAOSA GÖTÜRÜR…”


Sık sık projesi hazır olan eski yolların genişletilip ikiye bölünmesiyle oluşturulan 13.555 kilometre duble yol yaptıklarını nazara veren Erdoğan’ın, Türkiye’nin iç ve dış borcunu “teğet” geçmesi ise dikkat çekiciydi.
80 yıllık Cumhuriyet tarihinde 80 milyar dolara ulaşan iç ve dış borcun, son sekiz yılda 500 milyar doları aşmasını ve bu paranın nereye harcandığını, ne Mâliye Bakanı, ne iktidar partisi sözcüleri ve ne de Başbakan yaptı. Resmî olarak inişe geçtiği belirtilen işşizliğin gerçekte daha da kabararak yüzde 20’leri aşan işsizler ordusundan bahsedilmemesi gibi…
Büyümenin bir gecede rakamların çarpıtılmasıyla türetildiğini anlatan ve “Devletin rakamları ile sabittir ki Türkiye’nin son üç yılda büyüme ortalaması yüzde sıfırdır” tesbitiyle “gidişatın ülkeyi sosyal kaosa götüreceğini” medyada ilân eden ilk dönem AKP hükûmetinin ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in, “İşsizlik manipüle ediliyor, gerçek rakam açıklananın iki katıdır” değerlendirmesi, bu konuda kayda değer.
“Türkiye’nin ekonomik tablosu, 1994 ve 2001 krizlerinden çok daha kötüdür” diyen Şener, “Hükûmet borçlanmayı kamuoyundan saklıyor. “Dramatik olan, bu borçların karşılığının olmamasıdır. Duble yolun dışında yapılan büyük tek bir yatırım olmamasıdır. Duble yolun maliyeti yapılan borçlanmanın yüzde 5’i bile değildir. O halde sormak lâzım, nereye gitmiştir o yüz milyarlarca dolar!” diye soruyor.
Çarpıcı olan husus, Başbakan’ın ekonominin vaziyetini eski dönemlerle mukayese ederken 32 sene öncesine gidip “CHP’nin hükûmet ortağı olduğu her dönemin kuyrukların, karnelerin, kısıtlamaların, zamların rekora koştuğunu” hatırlatmasıydı. Bu dönemdeki yokluklardan ve yoksulluktan söz etmesi idi.
Anadolu Ajansı’ndan başlıklarıyla 1974 yılında CHP-MSP koalisyonun akaryakıttan çimentoya, gazete kâğıdından, PET-KİM ürünlerine, döviz yokluğundan, mazot ve tüpgaz sıkıntısına, petrol yokluğundan başta rafinelerde ham petrol stoklarının tükendiğinden ve petrol üretim ünitelerinin durduğundan bahsetmesiydi…

“HİBRİT REJİM…”


Ama daha da ilginci, muhalefet sıralarından, “O zaman CHP’nin ortağı kimdi?” sorularını duymazdan gelmesiydi. “Sen de ortaktın o hükûmette, Hocan ortağıydı, o zaman Gençlik Kolu Başkanıydın, Erbakan Hoca da Başbakan Yardımcısıydı” atışmalarını kulak ardı etmesiydi. O devirden kalma “100 bin tank!” tekerlemesini duymazlıktan gelmesiydi…
Diğer yandan Erdoğan’ın, “GAP, DAP ve KOP gibi bölgesel projeleri tamamlamış, dünyanın tahıl ambarına, tarım merkezine dönüşmüş bir Türkiye inşa edeceğiz” cümlesi ise, Meclis’in hararetli tartışmaları arasında kaydı. Oysa sekiz yıldır GAP’ın âdeta unutulduğu, hükûmet çevrelerince de kabul edilmekte…
Erdoğan’ın bir yandan son sekiz yılda ekonominin geliştiğini 2001 krizindeki vaziyetle kıyaslayıp IMF’siz devam ettiklerini belirtirken, diğer yandan kriz sonrası “Derviş kanunları”yla ortaya konulan “mâli disiplin”e bağlı olduklarını söylemesi, bir diğer tenâkuzdu.
Zira muhalefet sözcülerinin, “2002 yılında çiftçilerimiz 4,5 kilogram buğdaya 1 litre mazot alıyordu, şimdi 6,5 kilogram buğdaya 1 litre mazot alabiliyor; asgarî ücretli kiraya, ete, beyaz peynire ve domatese yenilmiştir. 2003 yılının Ocak ayında ortalama kira bedeli asgarî ücretin yüzde 74’ünü kapsarken, bugün bu oran yüzde 81’dir. Yine 2003 yılında asgari ücretli gıda bütçesinin tümüyle 20 kilo beyaz peynir alırken, bugün ancak 15 kilo alabilmektedir. 2003 yılında bütün gıda bütçesiyle 198 kilo patates alabilen asgarî ücretli, bugün 20 kilo daha az patates alabilmektedir” tesbitlerine cevap verilemedi.
Tıpkı, Türkiye’nin basın özgürlüğünde 178 ülke içinde 138., insanî gelişimde 169 ülke içinde 83., demokratik gelişimde ise 167 ülke içinde 89. sırada “hibrit rejim” olarak “yarı otoriter yarı demokratik” olarak değerlendirilmesine cevap verilemediği gibi…
Okunma Sayısı: 960
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hasan DOĞAN

    29.12.2010 00:00:00

    Keşke tüm bu olumsuzluklara rağmen temel hak ve özgürlükler de hep ötelenmeyip seçim malzemesi yapılmasaydı yine razıydık.Bazı medya arkadaşlarımız her şeyi saklayadursunlar bakalım bu vebalin altından nasıl kalkacaklardır.Daha geçenki teksas yasası için çok olumlu yaklaşan bir dindar gazeteye ne demeli.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı