"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Muhakeme modelleri/ Karar verme biçimleri - 2

Caner KUTLU
05 Mart 2025, Çarşamba
(Dünden devam)

Bir de anlamların doğru şifrelemesi yanında farklı ve hemen kendini ele vermeyen bir üslup, Bediüzzaman’ınki gibi, ifadenin gelecekte daha çok ilgi çekeceğini gösterir. Çünkü nazik ve nazeninlerin mehri dikkattir. Dikkat ise, mantığın keşfini mahsus zihinlere ait bir uğraşı olarak değerlendirir. İfadenin değeri içine kattığı zihinlerin dikkat ölçeğini yükseltmesi ile kendini belirtir. Bediüzzaman’ın “nazm-ı maani mantıkla müşeyyeddir”i şifre çözümü aşamasında yüksek asallara ihtiyaç duyacak bir işlem gücüne ait kılması ifadenin “bâkîleştirilmesi” için bir yol olduğunu işaretliyor. Yoksa, kelimeler yalnızca bir işaret, hatırlatıcı birer levha, zihin için yol çizgileri, ince zekâları harekete geçirecek birer uyarıcı olmaktan ibarettir. Ki, asıl önemli olan, zihnin geri dönerken de doğru yerlerinde bulabilmesi ve her gidiş gelişi aynı şekilde gerçekleştirebilir olabilmesi. Hem sabit, hem de doğru ve fakat sürekli yenilenerek ilerleyebilmesi, hem ilk keresinde görünebilmesi, hem de her keresinde yeni bir açılıma imkân verebilmesi, derinleşebilmesi, mantığın mizanıyla inşa edilmiş anlam dizimi böyle nitelikli bir mimariyi zorunlu kılar. Yoksa, zihinler herhangi bir yerdeki bir eksik ya da boşlukta zarar görür, zamanla tekrar ile ifsad edebilir. Kelimelerin zamanla bozunması, bozulması ve bozgunlaşması doğru anlam ilişkisini zaman içinde ve zamanın ilcaatına münasip libası bulamamasındandır. (Sabit uca yapışıp kalanlar). Bu durumda ya çıplak kalır, neredeyse tamamen soyut olup her elbiseye sığınabilir. Ya da yalnızca bir elbisede kalıp onun zamanın rüzgârlarına karşı dayanamayıp anlamını da yitirmesine yol açabilir. Bu yüzden mantıkta en küçük bir sapma anlam dizimini bir bozgunculuğa, lüzumsuzluğa, vurdumduymazlığa mahkum edebilir. Bediüzzaman’ın bu konudaki tavizsiz tutumu malumdur, kendisi bu konuda o kadar titizdir ki, ifadelerini eleştirilmesine açıkken değiştirilmesine şiddetle karşı koyar. (Sabit ucu bırakıp boş kalanlar). Çünkü kurduğu mantık inşasının müdahaleye açık olmadığını bilir. Kelimeler ise sadece birer işaret ancak haritadakiler gibi.. kaldırılması durumunda coğrafyayı hercü merc edebilir.

Hakikatini kaybeden bir insanı hangi yeni kelime kurtarabilir ki?

Zaten hakikat en başta kâinatı istilâ etmiştir. Fikir denilen şey bunlardaki incelikleri öne çıkararak yeniden bir başka söze mahsus kılmaktan ibarettir. Şu halde, her fikir kâinatı istilâ etmiş olan hakikatten yardım alıp yardım eder; karşılıklı ikililer, ilişkiler bağlar, bağıntı ve etkileşimlerle bunu gerçekleştirebilir. Bunun doğru zemini ise nazm-ı maanidir. Yoksa bir kelimenin peşine düşerek bir organizasyon kurmak güzel ve fakat boş bir söyleyiş veya ifade edişten başka bir şey üretemez. Buradaki en büyük tehlike ise bunun yeni bir gerçeklik olabileceği sanısıdır.

Bozulma zamanla çoğalarak bugün hakikat-sonrası dönem olarak bir küresel salgına dönüşmüştür. Hakikatin üretilebilir bir şey olduğu düşüncesi hakikatin peşinde koşmayı değil, malzemesi hakikatin dışında bulunabilecek anlamlarla bütün fikir süreçlerini ortadan kaldırıp bir kendi gerçekliğini üretebilmekte. Halbuki Thomas Carlyle’in dediği gibi, yalandan bir kulübe bile inşa edemezsiniz. Değil, bir din kurgulamak.

(Son)

Okunma Sayısı: 230
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı