Cicero’ya ait olduğu söylenen bir söz var: Gök kubbe altında söylenmeyen söz kalmamıştır.
Bu, tarihin tekerrürden ibaret olması gibi, sözlerin de tekrar ettiği şeklinde dairesel bir yol alışı ifade ediyor. Yapay zekâ teknolojilerinin alıp başını gittiği ve ChatGPT gibi her sualin iyi-kötü/doğru-yanlış cevaplandığı günümüzde, bu söz doğru kabul edilirse, yeni teknolojide gök kubbede kayıtlı söz diziminin çözülmesi de mümkün olabilecektir.
Yüklenen verilerden yeni sonuçlar çıkarmak için müthiş bir kolaylık olarak keşfedilen teknolojiler o halde söylenecek yeni sözleri söyleyebilir mi? Yani, leb demeden leblebi diyebilir mi? (Bu durumda her ‘leb’den sonra ‘leblebi’ mi gelecektir? Ya da ‘leb’ ile başlayanlar arasında seçim üstünlüğü mü aranacaktır? O halde, her seçim için seçim üstünlüğü olması mı gerekecektir? Alın size bir mantık problemi!)
Peki, bu sözlerin ne kadarı hakikat, ne kadarı yalan olacak?
Bunun tespiti için bir yalan makinesi yapılsa, bu durumda da kaçınılmaz bir son olarak, makineler çatışmasını beklemek gerekebilir. CBS’de yayınlanan Person of Interest dizisi, zamanında bu ihtimali işlemişti. Sonunda iki makinenin savaşı ve ortasında, arasında kalan, ezilen, üzülen insanlar ve yok olan hayatlar oluyor.
O halde makinelerin sözünün doğruluğunu ölçecek doğru yöntem ne olabilir? Zamanın hükmünü belirleyecek bir algoritma mümkün mü?
Nesimi diyor ki: “İbtidadır, ibtidadır, ibtida/ İbtidadan hasıl oldu inteha”.
Yani başlangıç ve başlangıçtaki iyilik ya da problemler, sonraki bütün süreci etkisi altına alır. Böylece nihayeti belirleyen başlangıçlardır, denebilir. Amellerin niyetlere göre değerlendirilmesi, sonların başlangıca ve başlangıcın güç ve değerine göre sonuçlandığı gibi bir karara dönüşebilir. Mevlâna “Yeni şeyler söylemek lâzım cancağızım” derken kelâmın zamanaşımına vurgu yapıyordu. Bunun kapsamı ise mutlak bırakılmış.
Mevlâna Hazretleri, Moğol istilasıyla darmadağın olan Müslüman dimağına yeniden hayat vermek, geçiş dönemindeki zararları azaltmak ve geleceğe ümitleri taşımak için çok çaba sarf etti. Siyasetin, daha çok, insanı dönüştürme etkisini azaltmak için uğraştı. Daha çok ilim, irfan ve yeni sözler dedi. Nitekim Fîhi mâ Fîh’te şöyle anlatır: Seyyid Burhaneddin (Mevlâna’nın mâ-nevî hocası) faydalı sözler söylüyordu. O konuşurken bir ahmak sözünü kesip “Bize benzersiz sözler lâzım” dedi. O da “Sen kendin benzersiz gel, benzersiz söz işit” karşılığını verdi.
Nietzche, Böyle Buyurdu Zerdüşt’ün başlarında “Bu konuşma hassas kulaklar içindir, senin kulakların için!” diye sesleniyordu. Bu sözde amaçlanan, ben bağırmıyorum ki büyük kulaklara ihtiyaç duyasın, gibi bir şeydi.
Görmek için çok büyük gözlere, duymak için çok büyük kulaklara, anlamak için çok büyük akıllara ihtiyaç yoktur. Hakikati duyurmak için çok yüksek seslere de ihtiyaç yoktur. Yeter şart, hakikat olsun. Hakikat her şeyden üstündür ve her şeye galiptir. Her söylediğiniz hak olsun. Her sözünüz doğru olsun. Ve illâ ki yerinde olsun, hâlis olsun. Ümit versin, heyecan versin. Hak ve doğru bir sözde sudûr eden:
“Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder.”1
Kâinatta ses de bitmez, söz de, hareket de... Makinelerin bunu nasıl öğreneceğini düşünelim!..
Dipnot:
1- Lem’alar. s. 275.