"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tavzîh

Bilâl TUNÇ
26 Ekim 2014, Pazar
“Ankara’da Beşbuçuk Ay” dizisi vesîlesiyle bâzı dostlarla yüz yüze, bâzılarıyla telefon ve e-mail görüşmelerimiz üzerine bir açıklamaya ihtiyaç olduğu kanâati hâsıl oldu..

Îtirazlar; Karahisârışarkī Meb’ûsu Ali Sürûrî Efendi’nin günlüğünde kaydettiği; “[1]324’de gördüğüm Saîd-i Kürdî hiç değişmemiş ve ihtiyarlamamış!.. Fakat rûhen hasta olduğu hem meşhûd, hem mervî.. Hattâ tedkīkāt ve te’lîfât-ı İslâmiyye a‘zâlığı teklif olunmuş ise de hastalığından bahisle i‘tizâr etmiş. Yine, kâ’l-evvel [evvelki gibi] millî elbisesiyle geziyor.” bölümünde geçen, “rûhen hasta olduğu” ifâdesi ve, Üstâd’ın M. Kemâl’e yazdığı; “Ey Gāzî-i Nâmdâr. Zât-ı Âlîniz hem muzaffer Ordu, hem muazzam Meclis’in şahs-ı ma’nevîsinin timsâlisiniz” şeklinde başlayan mektûbu ile ilgili idi.

“Rûhen hasta olduğu” ifâdesini Harb-i Umûmî mağlûbiyeti, Rus Esâreti, Osmanlı’nın yıkılması gibi hâdiselerin onun hassâs rûhunda yaptığı tahrîbâtı dikkate alarak, bu çerçevede anlamamız icab eder. Nitekim esaret dönüşü Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye’ye âza tâyin edildiğinde on ay kadar müsaade isteyip vazifeye başlayamama sebebinin, doktorların raporları ile tesbit edilen “vehn-i asab” (sinir zaafiyeti) rahatsızlığı olup, tedâvisi için istirahat ve temiz havanın tavsiye edildiği belirtilmektedir (A. Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayat, c. 1, s. 446). Aynı zamanda, Eski Said’den Yeni Said’e geçiş safahâtında ruhunda meydana gelen ve İhtiyarlar Risâlesi’ndeki Ricâ’lar başta olmak üzere, külliyâtın muhtelif yerlerinde izah edilen manevî inkılâbı da bu nazarla okursak, meselenin bir başka vechesini görürüz. Üstad bizzat kendisi, eskiden felsefeyle ve maddî ilimlerle meşguliyetinin ruhunda meydana getirdiği kirleri ve manevî hastalıkları Kur’ân âyetlerindeki şifalı reçetelerle temizleyip tedâvi ettiğini anlatmaktadır. Eserlerinin bu kadar te’sirli olmasının en önemli sebeplerinden biri de, yine kendi ifadesiyle budur.
“Âlem-i İslâm Kahramânı Paşa Hazretlerine.. Ey Gāzî-i Nâmdâr. Zât-ı âlîniz hem Muzaffer Ordu, hem Muazzam Meclis’in şahs-ı ma’nevîsinin timsâlisiniz” hitâblarını da o günün şartları içerisinde değerlendirmek gerekir..
Memleket bir ölüm kalım mücâdelesi içerisinde.. Osmanlı, târîhe intikāl ediyor.. Yeryüzündeki müstakil tek İslâm Devletinin yeniden kuruluş günleri.. Uluçınar’ın kökünden yeni bir filiz fışkırmış.. Yeni bir ümid.. Bedîüzzamân’ın, Ankara’ya gelişinin 17. günü.. M. Kemâl; TBMM’nin Başkanı.. Henüz hakīkī mâhiyyeti ortaya çıkmamış. Onun için Üstad böyle iltifat cümlelerini kullanıyor. Ama bilâhare yaptığı hususî görüşmelerde muhatabını hakkıyla tanıyınca, evvelce ona hitaben yazdığı mektubu meb’uslara seslenen bir beyannâmeye çevirerek bastırırken, o ifadeleri çıkarmış ve sonrasında hiçbir yerde de tekrarlamamış.

Okunma Sayısı: 3806
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı