"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstibdat mı, demokrasi mi?

Ali VAPURLU
04 Kasım 2022, Cuma
Milletimiz önemli bir yol ayrımına doğru ilerlediğimiz şu süreçte “Riyaset-i şahsiye mi, yoksa güçlendirilmiş parlamenter sistemi temsil eden riyaset-i hükümet mi?”nin kararını verecek.

—Dünden Devam—

GÖRÜŞ-2: Ali Vapurlu

Zira, Bediüzzaman Hazretleri, şahsi kemalatına ve mütedeyyin kimliğine hürmet ettiği ve “Şefkatli Sultan”2 olarak vasfettiği Sultan Abdulhamit’in riyaset-i şahsiye olan tek adam idaresini “Kavmin efendisi ona hizmet edendir.3” hadis-i şerifini “Şeriat âleme gelmiş, tâ istibdadı ve zalimane tahakkümü mahvetsin”4 şeklinde tevil ve tefsir ederek kabul etmemiş ve “Ruh-u meşrutiyet şeriattandır, hayatı da ondandır”5 ve “Asıl, Şeriatın meslek-i hakikisi hakikat-i meşrutiyet-i meşruadır.”6 ve de “Dünyevi saadetimiz meşrutiyettedir.”7 demek suretiyle o günün şartlarında toplumsal muhalefeti temsil eden İttihat ve Terakki Fırkası ile beraber hareket ederek bugün ki cumhurî sistemin temelini oluşturan meşrutî sistemi, meclisi ve kanun hakimiyetini herkesten ziyade Şeriat namına alkışlamıştır.

Günümüzde de gün geçtikçe tamiratı daha da zorlaşan, hukuksuzluk üreten, zulüm ortaya çıkaran bu baskı ve tek adam döneminde, bu baskıya karşı farklı eğilimlerin bir araya gelmesiyle Millet İttifakı çatısı altında bir demokrasi ittifakı meydana gelmiştir. 

Bu sebeple milletimiz önemli bir yol ayrımına doğru ilerlediğimiz şu süreçte, “Cumhur İttifakı mı yoksa Millet İttifakı mı?”dan daha önce  “İstibdad mı demokrasi mi?”,“Riyaset-i şahsiye mi yoksa güçlendirilmiş parlamenter sistemi temsil eden riyaset-i hükümet mi ?”nin kararını verecektir. 

Meşrutiyet yıllarından günümüze kadar toplumda yükselen hürriyet ve demokrasi şuurunu da dikkate aldığımızda, riyaset-i şahsiye anlamındaki bir Cumhur İttifakı zihniyetinin daha fazla kalıcı olmasının mümkün olmadığı görülmektedir.

Zira, Bediüzzaman Hazretlerinin, “Eskiden bin adamdan yalnız onu mütenebbih iken, istibdat o dehşetli kuvvetiyle karşısında duramadı, parçalandı. Şimdi, istibdadın kuvveti binden bire indi; tenebbüh ve iltihâb-ı ezhân(fikirlerin parlaması) birden bine çıktı.”8 diyerek, riyaset-i şahsiye anlamındaki istibdad-ı mutlak manasındaki rejimlerin, demokrasi ve hürriyet şuuru yükselen toplum karşısında direnemeyeceklerini ifade etmiştir.

Bununla beraber elbette demokrasi ve hürriyetin tekrar temin edilmesi adına bir araya gelen Millet İttifakı’nın her mensubu, hürriyet ve demokrasinin temin edilmesinde samimi olmakla beraber, ittifak paydaşlarından birisi ileride farklı bir gaye ve niyeti gerçekleştirmek için ittifakta yer alıyor olsa dahi bu niyet ve gayesi hürriyet ve demokrasinin gerçekleştirilmesi yönündeki çalışmalarına zarar vermez.

Bediüzzaman Hazretleri mezkûr konuya ışık tutmak adına şöyle bir misal vermektedir;

“Mesela ben bir define veya su bulmak için bir kuyu kazıyorum. Biri geldi, kendini saklamak veya orada muzahrefatını defnetmek için bana yardım ederek kazdı. Suyun çıkmasına ve define bulunmasına niyeti tesir etmez. Su, fiiline, kazmasına bakar, niyetine bakmaz.”9 demektedir.

Bununla beraber, Millet İttifakı’ndaki bazı partilerden ileride zarar gelebileceği vehmiyle, Millet İttifakı’nı zaafa uğratmak fevkalade yanlış bir tutumdur. Zira, Bediüzzaman Hazretlerinin de ifade ettiği gibi “Muhakkak maslahat, mevhum mazarrata feda edilmez.”10

Muhakkak maslahat ise; memlekete her geçen gün maddi ve manevi anlamda daha ağır faturalar ödeten Cumhur İttifakı’nın tatbik ettiği riyaset-i şahsiye anlamındaki tek adam rejiminin ortadan kaldırılmasıdır.

Mevhum mazarrat ise; Millet İttifakı’nı oluşturan herhangi bir partiden milli ve manevi değerlere zarar gelebilme ihtimalidir. Halbuki, Millet İttifakı’nı meydana getiren partilerin milli ve manevi değerlere olan hassasiyetleri sebebiyle, böylesi vehmî zararlı anlayış ve yaklaşımlara müsaade etmeleri mümkün gözükmemektedir.

Bununla beraber, Millet İttifakı’nı meydana getiren partilerden hiçbirisinin, Cumhur İttifakı karşısında tek başına seçimi kazanamaması ve iktidara geldiğinde de kendi gücüyle iktidarını muhafaza edememesi sebebiyle, Millet İttifakı çatısı altında olan bütün partiler iktidara gelmek ve iktidarlarını devam ettirebilmek için asgar-i müştereklerde birbirleriyle uzlaşmaya ve anlaşmaya mecbur ve mahkumdurlar. Farklı dünya görüşlerine sahip olan Millet İttifakı üyeleri, ancak hak, hukuk, adalet, hürriyet, demokrasi gibi evrensel prensipler ortak paydasında buluşabilirler. 

Bu sebeple her partinin bir diğerine bağımlı ve denge unsuru olduğu Millet İttifakı’nda, hiçbir partinin bu ittifakı kendi tahakkümü altına alması ve keyfi hareket etmesi sözkonusu olamayacaktır.

Onun içindir ki 1950 öncesinde istibdad-ı mutlak anlamındaki tek adam zihniyetinin temsilcisi olan CHP’ye karşı, hürriyet ve demokrasi ortamının tesis edilmesi için teşekkül eden demokrat ve ahrar misyonu temsil eden Demokrat Parti, o günün şartlarında memleketimiz için hangi anlamı ifade ediyorsa, bugün de riyaset-i şahsiye anlamındaki, istibdad-ı mutlak manasındaki tek adam zihniyetini temsil eden Cumhur İttifakı’nın karşısında, güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunarak hürriyet ve demokrasi ortamını tekrar sağlamaya çalışan Millet İttifakı, aynı manayı ifade etmektedir.

Bununla beraber, geçmişte milli ve manevi değerlerin aleyhine olan pek çok siyasi icraata imza atan CHP’nin Millet İttifakı içerisinde yer alması özellikle muhafazakâr ve mütedeyyin bazı kesimleri tedirgin etmektedir.

Halbuki ülkenin gittikçe daha da otoriterleştiği bir süreçte, siyaseten farklı çizgilerde olan partilerle ittifak kurarak Millet İttifakı’nın temelini atan, kendi içerisinde adeta geçmişte yaptıkları yanlışları kabul ederek,“Benim liderliğini yaptığım partinin de geçmişte açtığı derin yaralar var. Uzun süredir, önce yaraları oluşturan, o sistemi değiştirmek için uğraşıyorum. Geçmişte yapılan hataların sorumluluğunu almayı ve bunlar için birbirimizden helallik istemeyi bilmeliyiz. Artık helalleşme zamanı”11 diyerek siyasi tarihiyle bir hesaplaşma içerisine giren de aynı CHP’dir. 

 O nedenle,  CHP ve idarecilerinin bu yeni anlayışla Millet İttifakı içerisinde bulunmaları, hem memleketimiz hem milletimiz hem milli ve manevi değerlerimiz ve hem de demokrasimiz için önemli bir kazanım olarak görülmelidir. Bu sebeple CHP’nin mazide yaptığı siyasi hatalarından hareketle Millet İttifak’ına gölge düşürmeye çalışmak son derece hatalı bir yaklaşım olacaktır.

Netice olarak denilebilir ki; Bediüzzaman Hazretlerinin istibdad-ı mutlakı kaldırıp tam bir hürriyet-i Şer’iye anlamındaki gerçek demokrasiyi hayata geçireceklerini ifade ederek muvaffakiyetlerine çok dua ettiği ahrar ve demokratların, önünün açılarak bu müjdeyi tahakkuk ettirebilmelerinin öncelikli ve önemli bir yolu “def-i şer celb-i nef’a racihtir (Şerrin def edilmesi, hayrın celbinden önce gelir.)”12 kaidesince Millet İttifakı’nın, memleketimizde ikame edilmeye çalışılan riyaset-i şahsiye anlamındaki tek adam anlayışına son vermesinden geçmektedir.

Onun içindir ki; riyaset-i şahsiye yerine güçlendirilmiş parlamenter sistemi yeniden hayata geçirmeyi vaad eden, içinde Demokrat Parti’nin de yer aldığı Millet İttifakı’nı, Kur’an, İslamiyet ve vatan hesabına desteklemenin önemli bir zaruret olduğu kanaatindeyiz.

Dipnotlar:

2- Bediüzzaman Said Nursi, ESDE, (2013)  sf.133., 3- Keşf’ül Hafa, 1:462, Hadis No:1515., 4- Bediüzzaman Said Nursi, Tarihçe-i Hayat, sf. 73-75., 5- Bediüzzaman Said Nursi, ESDE, sf.168., 6- A.g.e, sf. 121., 7- A.g.e, sf. 120., 8- A.g.e, sf. 175., 9- Bediüzzaman Said Nursi, ESDE, sf. 324., 10- Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, sf. 557., 11 - https://www.yeniasya.com.tr/mehmet-kara/helallesmenin-neticesi_571054 , erişim; 31.10.2022

12- Bediüzzaman Said Nursi, Kastamonu Lahikası, 97. Mektup.

—Son—

Okunma Sayısı: 5102
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet Zeki

    4.11.2022 13:36:52

    Ali abi sizi tebrik ediyorum. Çok güzel bir yazı olmuş. Allah CC tesirini halketsin. Amin.

  • Abdullah

    4.11.2022 11:38:51

    (tenebbüh ve iltihâb-ı ezhân(fikirlerin parlaması),intibahı ezhan= zihinlerin uyanması. Tebrikler..

  • Ömer

    4.11.2022 07:21:57

    Binlerce tebrikler.Eğilmeden,bükülmeden ancak içtimai ve siyasi tespitler Risale-i Nur külliyatı içinde bulunan,her zaman ölçü alacağımız hakikatler böyle takdim edilir. Kaleminize sağlık.

  • Cemal Özkaya

    4.11.2022 05:26:31

    Maşallah bence mesele çok güzel izah edilmiş. İki günlük yazıyla tüm sorulara cevap verilmiş. Yakinim ziyadelesmedi ama izahlar bazı noktaları anlatabilmem iz adına çok yerinde olmuş. Mesleğimiz haktır prensibi yerine getirilmiş.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı