Peygamber Efendimiz (asm) hadis-i şerifle buyurmuştur ki “Kişi evlendiği zaman dinin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı için de Allah’a karşı gelmekten sakınsın’’ (Heysemi Mecme’u’z Zavaid, No:7310; Aclûnî, Keşfu’l- Hafa, 2/239) buyurmaktadır.
Konuyla alâkalı yine başka bir hadis-i şerifle de “Allah kime dindar bir kadınla evlenmeyi nasip ederse, ona bu şekilde dinin yarısında yardım etmiş olur. Geriye kalan yarısında da Allah’a karşı gelmekten sakınsın. (Suyuti, Cami’us Sağir, 2/932, No. 8730) şeklinde buyurmaktadır.
Her şey böyle ap açık ve ayan beyan ortada iken; bazı dindar aile hayatlarında da çatırdamalar başlıyor ve ayrılmalar ve boşanmalar olmaktadır.
Demek dinin yarısı; evlilik hayatını ayakta tutmaya ve korumaya ve yaşatmaya yetmiyor.
Evet belki dinin yarısı evlilik hayatıyla; hadis-i şeriflerde de beyan edildiği üzere ferdi ve aile hayatını günahtan koruma ve haramdan çekmeye sebep olur ve olabilir. Ama görülüyor çok ideal anılan dindar çiftler birbirinden ayrılabilmekte hatta ağır aile sorunlarının yaşanmasına varsa şayet çocuk hak ve hukuku ile birçok kul hakkının çiğnenmesine sebep olunabilmektedir. Peki ya buna ne diyeceğiz? Bunun sebebi ve bu sebebin doğurduğu sonuçları ne ile ve nasıl izah edebileceğiz?
Evet büyük İslâm Âlimi Bediüzzaman Said Nursî Mektubat’ta “İmansız İslâmiyet sebeb-i necat olmadığı gibi, İslâmiyet’siz iman da medar-ı necat olamaz’’ 1 diyor ve olmadığını evlilik hayatını da ayakta tutmaya ve yaşatmaya ve korumaya yetmediği yaşanmaktadır.
Delikanlı dindar aileden imanı var, ama İslâmiyeti yaşamıyorsa ya da hanım kız dindar, fakat İslâmiyeti yaşamaya çalışıyorsa da karşı tarafın İslâmiyeti yaşayamaması sebebiyle evlilik hayatını sürdürmeye yetmemektedir. Ya da en azından geçimsizlik, eşler arası uyumsuzluk hatta ayrılmaya kadar varan sorunlar yaşanmaktadır. Aynı şey tam tersi durum delikanlı tarafı ile hanım kızı için de söz konusu olabilir.
İşte Risale-i Nur’un aile hayatındaki önemi burada devreye girmektedir.
O harika çaresi de yine Risale-i Nur Külliyatı’ndan Bediüzzaman Said Nursî’nin Tarihçe-i Hayatı Eskişehir Hayatı kısmında geçen; “Risale-i Nur’dan ders alan, elbette çok masumların kanını ve hukukunu zayi eden fitnelere giremez ve bilhassa tecrübeleriyle, mükerreren akim ve zararlı kalan fitnelere hiçbir cihetle yanaşamaz’’ 2 …
Aynı paragrafın son cümlesi ile de mihengini şöyle koymaktadır:
“Evet, iman, güzel şeciyeler vermekle hem merhamet hissini, hem zarar vermekten sakınma meylini verir’’ 3 diyor.
Dipnotlar:
1- Hizmet Rehberi s. 127-129.
2- Tarihçe-i Hayat Eskişehir Hayatı s. 363.
3- Age s. 363.