Geçen hafta yapılan referandum yurt içinde ve dışında çok farklı mesajlar verilerek yorumlandı.
Özellikle dış basında çıkan manşetler farklı reflekslerin ürünüydü.
Bunlardan bazılarını fazla yorum yapmadan hatırlatmak istiyorum.
Meselâ ABD basını çok sert başlıklar attı:
NYT: ‘Referandum korku atmosferinde gerçekleştirildi; sonuçlar Erdoğan’ın hakimiyetini arttıracak.’
Washington Post: Washington Post, ‘Aradaki az oy farkı aslında Erdoğan’a indirilmiş bir darbe’.
‘Erdoğan kazanmış olabilir, ama umduğu yalın zaferi kazandığını iddia edemez.
‘Türkiye’nin Erdoğan’ı yetkilerini genişletmek için referandumda zafer ilân etti, ancak muhalefet partileri bu sonuca itiraz etti’.
Foreign Policy dergisinin şu başlıkları Türkiye’yi adeta öldürüyordu: ‘Huzur İçinde Yat Türkiye, 1921-2017” (RIP Turkey 1921-2017).
‘Recep Tayyip Erdoğan sadece anayasa referandumunu kazanmadı, ülkesinin modern tarihinin bir bölümünü kalıcı olarak kapattı”.
Alman basını da sert başlıklar atmıştı:
Spiegel Online: ‘Bölünmüş toplum’.
Bild: ‘Sonucu belli olmayan oyun’, ‘Erdoğan oylama yaptırdı ve kendi galibiyetini kutlattı’.
Bild Online: ‘Az farkla Erdoğan zaferi mi, yoksa seçim hilesi mi?’
n-tv.de: ‘Tarihi karar- Erdoğan anayasa değişikliğini kazandı’.
Welt Online: ‘Erdoğan’ın bu zaferi bir yenilgi’.
İngiltere’nin en önemli iki gazetesinin refleksi nispeten yumuşaktı:
Independent: ‘Erdoğan “üstün güce” sahip oldu”.
The Guardian: ‘Erdoğan gücünü arttırdı’.
Fransa basınında da anlamlı manşetler atıldı:
Le Figaro: ‘Erdoğan, Türkiye’deki referandumun ardından iktidarı tümüyle ele geçiriyor’. ‘AKP seçmeni memnun, ama muzaffer değil’.
Le Monde: ‘Erdoğan Anayasa değişikliği referandumunu zar zor kazandı.’
İsveç basınından şu başlıklar da çok anlamlıydı:
Dagens Nyheter (DN): ‘Başkan Erdoğan galip ilân edildi’. ‘AB üyelik görüşmelerinin kapısı kapanmasa da, AB üyeliği kapısı kapandı’.
Al-Jazeera’nın manşeti AKP için en olumlusuydu: “Türkiye’deki referandumda AK Parti zafer ilân etti’.