Çin’de yüzde 20’leri bulan genç işsizliği, milyonlarca üniversite mezununu zor bir pazarlığa itiyormuş. Bazıları düşük ücretli işleri kabul etmek zorunda kalırken, diğerleri ebeveynlerinin emekli maaşlarıyla ve birikimleriyle geçinmeye çalışıyormuş. Bu durum, “çürük kuyruklu çocuklar” olarak adlandırılan yeni bir çalışan sınıfının ortaya çıkmasına sebep olmuş.
“Adı kısa kendi uzun ülke” ya da “kısa adamların uzun ülkesi” denilmeye layık Çin’de ana-baba parası yiyen genç işsizlere “çürük kuyruklu çocuklar” denildiğini duyunca merak ettik.
Öyle anlaşılıyor ki Çin’cikte genç işsizlik artıyor ve asgari ücret uygulamaları da yeterli değil. Ama emeklilik sistemi ayakta. Bu durum, ana-baba parası yemeye devam eden gençlerin, ana-babalarına “uzun hayat duası” etmesine sebep oluyordur her halde. Bu duada bir ihlas problemi var mı bilemeyiz? Ne de olsa “Allah için yaşa” değil “benim için yaşa” diyor.
Ama yine öyle anlaşılıyor ki gençlerin durumu ümitsiz. Zira o kuyruklar yaşlı ve çürük.
Bu haber bize bizi hatırlattı.
Zira bizde de işsizlik artıyor ve emekli maaşları, bırakın çocuk geçindirmeyi, tek emekliyi dahi geçindirmeye yetmeyecek kadar düştü.
Muhtemelen bir süre sonra bizde de bilhassa bazı eski otomobillerin arkasındaki “babam sağ olsun” gibi veciz(!) sloganlar, yerini, “kuyruğum sağ olsun” gibi sözlere bırakır. Şaşırmayalım.
AKP’lilerin ve Erdoğan’ın iddiasına göre Kemal Kılıçdaroğlu SSK’yı batırmış. Sonra AKP gelince yeniden ayağa kaldırmış!
Bu “batırma” iddiası doğruysa bile, o sadece bu kurumu batırmış.
Oysa şimdiki iktidar 22 senenin sonunda hem SSK’yı ve hem de Emekli Sandığını ve Bağ-Kur’u yani üçünün ortak üst kurumu olan SGK’yı batırdı.
Bu üç kurumun Sosyal Güvenlik Kurumu adıyla bir çatı altında birleştirilmesi ve böylece sosyal sigorta sisteminin verimliliğinin artırılması yıllardır birçok siyasetçinin ve partinin gündeminde idi ve bilgisayar teknolojisinin de yardımıyla AKP iktidarına nasip olmuştu.
Ama bürokratların acemiliklerinin yanına siyasetçilerin beceriksizlikleri de eklenince bu kurumların üçü birden battı.
İşsizliğin artması da buna eklenince kuyruk da baş da çürük hale geldi.
Üniversite mezunlarının oranının artması ilk bakışta pek faydalı bir proje ürünü.
Ama mezunların çoğunun, şu ya da bu sebeple ve bilhassa geçim için devlet kapısına gözünü diktiği ve devlet erkânının “işsizliği azaltmak için bilmem şu kadar ilave devlet memuru kadrosu açtık/açacağız” diyerek övündüğü bir ülkede ne desek boş.
Ana sistem çarkı olan kamu ekonomisi düzelmeyince bu yan sistemlerin hiçbiri düzelmiyor.
Adalet ve hukuk sistemi düzelmeyince de ekonomi düzelmiyor.
Yani bu mesele “kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan meczup kedi” meselesi değil.
Emekliyi kuyruk olmaktan çıkarıp adam yerine koyma meselesi.
Ne zormuş devleti iyi yönetmek…