Geçen hafta bu başlıkla yayınlanan ilk yazımıza hayli ilginç yorumlar geldi. Seriyi sürdürmeden önce bunlardan bazılarını değerlendirmek ve cevaplandırmak faydalı olacaktır.
***
Said isimli okuyucumuzun yorumu:
“Yazınızda diyorsunuz ki ‘Ama umumi hürriyetin tarifi de şu: Devlet milletin hizmetkârıdır ve iktidara muhalefet etmek de haktır.’ Böyle bir tarifi galiba Risale-i Nurlardan aldığınızı sanıyorum. Yerini gösterir misiniz? Dünyada Putin’in karşısında da neoliberallerin adayı Harris var. Şimdi Harris’in demokrasi anlayışı daha mı iyi? Gazze’deki zulmü Harris doğrudan işliyor, silah ve yardımcı askerleriyle. Meseleyi azıcık açar mısınız Hocam?”
Cevabımız:
Bediüzzaman “muhalefet meşru ve samimi bir muvazene-i adalet unsurudur” diyor. Ama o böyle demeseydi de itiraz ve muhalefet etme hakkı en temel insan haklarından biri olarak var olmaya devam edecekti.
Yorumunuzda “Putin’in karşısında Harris var” demenizin sebebini ve manasını anlayamadık.
Yorumunuzda Harris için “neoliberallerin adayı” diyorsunuz. Deliliniz nedir? Bildiğimiz kadarıyla ABD’deki “neoliberaller”in bazıları Demokratları desteklerken bazıları Cumhuriyetçi Partiyi destekliyor. Zaten, siyaset ve devlet üzerinde “daimi muktedir” olmak isteyen fikir hareketlerinin genel tavrı, siyasette tedbirli olmak ve muhalefete düşmeyecek şekilde vaziyet almaktır.
Harris’in demokrasi anlayışına gelince; Putin’e göre daha iyi olduğu ve olmak zorunda olduğu açık. Zira Türkiye’den göçenler Rusya’ya değil ABD’ye ve AB ülkelerine gidiyor ve dünya böyle giderse sonuç da böyle olmaya devam edecek.
Filistin’de olanlar hususunda ABD’deki iki siyasi partinin, Rusya’nın ve Putin’in ve Türkî cumhuriyetler ile İslâm ülkelerindeki devletlerin tavrı ayrı bir çalışma konusu. Bunlardan yola çıkarak “doğru-yanlış” tarafları bulmak zor görünüyor.
***
“Demokrat Avrupa” rumuzlu okuyucumuzun yorumu:
“Makale ‘neoliberal’ kelimesini ‘yeni hürriyetçi’ diye tercüme eden bir zemin üzere tesis edilmiş. Ancak dünyadaki hemen hemen bütün sözde sivil ihtilallerin (Arap Baharı veya Ukrayna’da ve Gürcistan’da yapılan gül / turuncu devrimlerinin) ve Körfez’de / Filistin’de İsrail tarafından yapılan katliamların aynı neoliberal cereyan tarafından yapıldığı maalesef ele alınmıyor. Aynı zamanda Putin’in yetmiş yıla yakın Komünizm ile tahrip edilmiş ülkesini koruma amaçlı ve toparlayarak neocon ve neoliberal fitnesine karşı mücadele ettiğinden bahsedilmiyor. Neoliberal akımın tarifinin şu şekilde olması gerekir: Ahlaksızlığı yaymak, aile yapısını yıkmak, sınırsız hürriyeti savunmak, finans destekleri ile bütün toplumları sürekli ihtilal içinde tutarak fikir babaları olan Troçki’nin hayallerini gerçekleştirmek. Anlaşıldığı gibi neoliberal kelimesinin içeriğini herkes istediği gibi dolduramaz…”
Cevabımız:
Yorumunuzdaki “dünyadaki … ihtilallerin ve … katliamların aynı neoliberal cereyanı tarafından yapıldığı” cümleciği oldukça iddialı ve somut delile muhtaç. Bu cereyanın devletlerden daha güçlü ve devletleri de kullanabilen bir “güç cereyanı” olduğunu iddia edenin delil getirmesi gerekir. Biz de öğrenmek isteriz.
Neocon ve neoliberal kavramlarının anlamını ve kapsamını uluslararası literatürü de nazara alarak müzakere edebilir ve hatta hararetle tartışabiliriz ve görebildiğimiz kadarıyla basit ve genelleşmiş wikipedya bilgileri dahi bu sırada size yardımcı olur. Ama Troçki’ye liberal ve hatta neoliberal demek, herhalde süte kırmızı ya da kara demek gibi bir şey olsa gerektir.
***
Burhan isimli okuyucumuzun yorumu:
“Sizin bu yazı ve fikirlerinize katılmıyorum. Üstadımızın bize söylediği gibi ‘Rus da dinsiz kalamaz’ meselesini çok derinlemesine istişare ederek anlamak gerekiyor. Şu an için dünyayı ateşe vermeye çabalayan güruhun karşısında, fıtratı ve yaratılışı savunan başka hangi dünya lideri var? Lütfen buna bir cevap verin önce.”
Cevabımız:
Putin’in bireysel ve toplumsal ahlâkçılığına ve muhafazakârlığına itirazımız yok ama bunun Putin’in siyasi despotizmi karşısında ne ifade ettiğini sorgulamaya çalışıyoruz. İlk yazımızı bu gözle yeniden okumanızı rica ve tavsiye ederiz.
Diğer yorumlara yarın devam edelim.