Temel’in birinin hikâyesini biliyorsunuz. Mezar taşına yazdırmış: “Öleceğum dedum, öleceğum dedum inanmadinuz, da şimdi bakın, n’oldi şimdi?
Biz de 15 Temmuz sonrası terör örgütü üyeliğinden yapılan yargılamalarda ceza isteyen savcılara ve ceza veren hâkimlere beş buçuk senedir ısrarla “AİHM’in adaleti sizin adalet kılıflı zulmünüzü eninde sonunda öldürecek, öleceksiniz öleceksiniz” deyip duruyoruz.
Bizi dinlemiyorlardı.
N’oldi şimdi?
Olan şu: Geçen gün AİHM önemli bir işaret fişeği attı.
AİHM, 17-25 Aralık Yolsuzluk Operasyonuyla ilgili olarak sosyal medya üzerinden yorum yapan Yasin Özdemir’e “suçu ve suçluyu övme” gerekçesiyle verilen cezayı haksız buldu.
Hikâyesi şöyle:
Gülen Hareketi’ne bağlı bir özel okulda öğretmenlik yapan Yasin Özdemir, Nisan 2015’te Facebook hesabından yaptığı paylaşımda Gülen Hareketi’ne yönelik eleştirileri eleştirmiş.
Özdemir 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra bu yazıları gerekçe gösterilerek suçu ve suçluyu övdüğü iddiasıyla 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmış.
Geçen gün bu kararı inceleyen AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade ve düşünce hürriyetiyle ilgili 10. maddesinin Türkiye tarafından ihlâl edildiğine hükmetmiş.
Bizim için gerekçenin şu kısmı önemli:
Özdemir’in paylaşımları gerçekleştirdiği tarih olan Nisan 2015’te bir terör örgütünün varlığına dair karar olmadığı halde ve sanığın paylaşımlarında bu yönde bir şiddet bulgusuna da rastlanmadığı halde kendisine ceza verilmiş olması bir hak ihlâli.
Bu kararın anlamı şu:
15 Temmuz öncesi gerçekleşmiş olan; banka destekleme, sendika üyeliği, dernek yöneticiliği, sohbete iştirak, Bylockla haberleşme, ankesörden aranma, okulda çalışma… gibi –aslında suç olmadığı gibi kanunlara da uygun olan- fiilleri sebebiyle verilen cezalar yanlış.
Yani bu sebeplerle cezalandırılan herkesle ilgili olarak yakın tarihten itibaren seri halde ihlâl kararları çıkacak.
Gerçekten, “cemaat eşittir terör örgütü” formülü ile yapılan yargılamalar yanlıştı ve yanlıştır. “Cemaat mensubiyeti”ni ya da sempatizanlığını gösteren ve tek tek bakıldığında hiçbiri suç olmayan eylemlerden yola çıkarak çok sayıda kişiyi teröristlikle ya da teröre yardım ve yataklık etmekle itham edip damgalamak da yanlıştı ve yanlıştır.
Bunların AİHM’den döneceği açıktı.
İlk örnekleri de gelmeye başladı.
Yukarıya aldığımız karar da bunlardan biri.
Biz demiştik.
N’oldi şimdi?