"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ceza adaletinde yanılgı türleri

Ahmet BATTAL
16 Temmuz 2021, Cuma
Elimizde 2020’de İletişim Yayınlarından çıkmış küçük, ama etkili bir roman var. Fransız Tanguy Viel’in “Ceza Kanunu, 353. Madde” adlı eserinin Mehmet Emin Özcan çevirisi. (Gönderen C. Ergün’e teşekkürler.)

Kitabın adı bir roman adı için oldukça ilginç ve hatta “saçma”. Ama okuduktan sonra isim mantıklı geliyor. 

Kasabalıya ev ve site hayali satarak onları sömüren bir üç kâğıtçının, kandırdığı kurbanlarından birinin oğlu tarafından hırpalanmasının ve ardından oğlunun daha büyük bir suçu işlemesini engelleyebilmek için dolandırıcıyı bizzat öldüren “mağdur suçlu”nun hikâyesi. 

Hani adam öldürme (katl) suçlarındaki yargılamalarda bir klâsik vardır ya: “Sor bakalım Hâkim Bey, ben onu neden öldürdüm.”

Bu, aslında “benim yerimde olsan sen de başka bir şey yapmazdın ey Hâkim” demenin dolaylı yolu.  

Fransız Ceza Kanunu’nun 353. maddesinin romandaki çevirisi şöyle: 

“Kanun hâkimlere ikna olma yöntemleri konusunda hesap soramaz. Bir kanıtın geçerliliğini ve yeterliliğini belirleyecek kuralları onlara dayatamaz; onların sessizlik ve tefekkür içinde kendilerini sorgulamalarını ve vicdanlarının samimiyeti içinde nasıl bir izlenim edindiklerini, suçluya karşı gösterilen kanıtları ve onun savunma araçlarını, bunların nedenlerini aramalarını buyurur. 

Kanun onlara sadece görevlerinin bütün kapsamını ölçecek şu soruyu sorar: Samimî biçimde inandınız mı?”

Taraflardan ve olaydan bağımsız düşünebilen ve duygularını katmadan vicdanıyla karar veren bir hâkim sanığın suçluluğuna samimî biçimde inanmamışsa inanmamıştır. İnanmış gibi yapması hem bir zulüm ve hem de bir nifaktır. 

Ceza Kanunu denilen şey, hâkimi, suçlu olduğuna inanmadığı birini mahkûm etmeye zorlayan bir zulüm aracı değildir. Hâkim de mekanik bir robot değildir. 

Hâkimin şüphe üzerine mahkûmiyet hükmü bina etme mecburiyeti de yoktur. Şüpheden sanık faydalanır. 

Hadis-i Şerifte de buyrulduğu gibi; “Elinizden geldiği kadar Müslümanlardan cezaları kaldırmaya çalışınız. Elinizde beraat etmesi için delil varsa, maznunu serbest bırakınız. Çünkü hâkimin afta yanılması, cezalandırmada yanılmasından daha iyidir.” (Tirmizî, Hudûd, B. 2.)

Çünkü hâkim sanığın suçluluğundan emin olamadığı için bu dünyada cezasını veremese de Allah zaten her suçluya hak ettiği tam cezayı asıl hesap yerinde verecek. Ceza hâkiminin görevi “bir suçlu bulup cezalandırmak” değil, suçluluğu kesin olanı cezalandırmaktır. 

Gerçekte suç işlemiş bir sanığı cezalandırmaktan, delilleri yeterli görmediği ve suçluluğu konusunda şüphe duyduğu için kaçınan bir hâkime asıl büyük hesap gününde Allah hesap sormayacak. 

Ama şüpheyi yeterli görüp masumu cezalandıran hâkimin öte tarafta vay haline. 

Mutlak Adil olan Allah o zalim hâkime diyecek ki: 

“Sen kim oluyorsun da zayıf ilmin ve görgünle kendini benim yerime koyuyorsun. Şüphe ile mahkûm etmeye ne hakkın var. Ben bile affa meyilliyken, her ne olursa olsun mahkûm etme görevini sana kim verdi?”

Aslında hürriyet ve meşrûtiyet (demokrasi ve hatta cumhuriyet) taraftarı olan Bediüzzaman’ın, 31 Mart sonrasında, ayaklanmada darbecilere destek olduğu iddiasıyla ve görünüşte sanık sandalyesinde oturtularak yargılandığı dâvâ sırasında, rütbeli askerî mahkeme heyetine, “adaletin hocası” makamında sorduğu şu soru meşhurdur: 

“Bir mâsumu idam etmek mi, yoksa on caniyi affetmek mi daha zarardır?”

Evet, ikisi de zarar. Ama masumun cezalandırılması, suçlunun dünyada cezasız kalmasından daha büyük bir zarar ve kamu düzeni için daha büyük bir risk. 

Ey Hâkimler, şüpheye dayalı affınız mağduru bile yakmaz, ama korkuya dayalı zulmünüz önce sizi yakar. 

Bizden söylemesi.

Okunma Sayısı: 2239
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • okur

    16.7.2021 12:36:25

    Allah razı olsun. Hakperest bir yazı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı