05 Temmuz 2014, Cumartesi
Tarihte 5 Temmuz
Müzmin darbeci Albay Talat
Darbecilerin Demokratlar'a yaptığı zulümlü baskıyı az gördüğü için, ayrıca iki kez daha darbe teşebbüsünde bulunan cunta lideri Albay Talat Aydemir, askerî mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucu idam cezasına çarptırıldı. Aydemir'in cezası 5 Temmuz 1964'te Ankara'da infaz edildi.
Aydemir ve arkadaşlarının, ilk darbe teşebbüsü 22 Şubat 1962'de oldu. Bu başarısız darbenin iki gerekçesi vardı:
Birincisi, 27 Mayıs darbecilerinin ordu içinde yapmış oldukları atama ve tutuklama tasarrufu...
İkincisi ise, birkaç ay evvel (Ekim 1961) yapılmış olan genel seçim sonucundan duyulan rahatsızlık.
Albay Aydemir öncülüğündeki bu ilk darbe teşebbüsü akim kaldı. Cuntacılar, alelusûl yargılandı ve küçük cezalara çarptırılarak, mesele güya kapatıldı.
Ne var ki, "darbecilik sıtması"na tutulan Aydemir, bir yıl sonra (21 Mayıs 1963) yeni bir darbe teşebbüsünde daha bulundu. Hatta, bazı askerî birliklerde tank ve toplarla harekete geçildiği de tesbit olundu.
Darbeciler, radyo istasyonunu da bastılar ve burayı zorla ele geçirdiler. Dahası, "Askerî ihtilâl oldu" diye de anons yaptılar ve bu yönde yayına başladılar. Ancak, yine başarılı olamadılar, bastırıldılar, yakalandılar ve bu kez en ağır bir şekilde cezalandırıldılar.
Aylar süren yargılamalar neticesinde, Emekli Kurmay Albay Talât Aydemir ile yakın arkadaşı Emekli Süvari Binbaşı Fethi Gürcan idama mahkûm edildi.
Resmî Gazetenin 26.6.1964 tarih ve 11738 karar sayılı nüshasında, idamların infazıyla ilgili olarak Millet Meclisinin kararı yayınlandı.
Tevfik Tığlı muamması
Eski Eğirdir Müftüsü Hüseyin Hüsnü’nün oğlu, 1903 doğumlu, öğretmen kökenli Isparta eski milletvekillerinden Tevfik Tığlı, 5 Temmuz 1981'de Ankara'daki evinde öldü. Tığlı, yıllarca hasta ve yatalak bir vaziyette yaşadı.
Müftü babası Üstad'a muarız iken, amcası Hakkı Tığlı ise, Hz. Üstad'ın has dostu ve sadık talebesiydi.
Keza, Tığlı'nın damadları olduğu Enver Beyin Barla'daki evi, Hz. Üstad'ın da 1953'ten sonraki ikametgâhı oldu.
Enver Bey, aynı zamanda Üstad'ın Barla'daki o meşhûr çift sarıklı fotoğrafını 1927’de çeken zattır.
* * *
Yakın siyasî tarihimizin en ilginç, en şaşırtıcı simâlarından biri, hiç şüphesiz Tevfik Tığlı'dır. Şöyle ki:
Barla nahiyesinde başöğretmen iken (1931...) Üstad Bediüzzaman'a en büyük kötülüğü ve en katı düşmanlığı yapmış, hatta zındıkaya âlet olma derekesine kadar düşmüş olan Tığlı, 1957 seçimlerinde Demokrat Partiden milletvekili adayı olunca, gariptir ki, yine Üstad'ın tavsiyesiyle Nur Talebeleri tarafından desteklenmiş bir şahsiyettir.
Bu hususla ilgili olarak Eğirdir'li Demirci Salih Efendinin hatıraları muhtelif eserlerde yayınlandı. Ayrıca, Son Şahitler'den de bakılabilir. (I. Cilt, s. 275; Yeni Asya Yayınları, 1993)
Demirci Salih, "Üstad'ın düşmanıdır" diyerek önceki Tığlı'nın aleyhinde çalışmış. Ardından, Üstadının tavsiyesine uyarak, seçim konvoyu ile köy köy dolaşan Tığlı'nın lehinde çalışma cihetine gitmiş bir Nur Talebesidir.
* * *
Esasında siyasette "Ahrar–Demokrat" çizgisinin mânâ ve mahiyetini bilmeyenler, Tevfik Tığlı ve benzeri şahsiyetlerin durumunu da bir türlü anlayamadılar, anlayamıyorlar.
"Nasıl olur?" diyorlar, "Böylesine bozuk ve şerir adamların Demokrat Partide ne işi var?" diye isyan ediyorlar.
Hatta, daha ileri gidip şunu diyenlerin sayısı da az değildir: "İçinde böyle adamların bulunduğu bir parti, Demokrat mânâsında değildir. Demokratlık vasfını kaybetmiştir. Şayet onlar var olacaksa, biz yokuz. Bizim yerimiz başka partidir."
Oysa, DP'de Tığlı'ya bile rahmet okutacak kadar şerir, bozuk daha başka adamlar da vardı. Buna rağmen, Üstad Bediüzzaman ve talebeleri, şahsa takılıp kalmadılar, dikkatleri harekete ve misyona çekerek bu partiye daima "nokta–i istinad" oldular.
Hasılı, Tevfik Tığlı gibi adamlar DP'de hiç eksik olmadı. Fakat, bu tip siyasetçileri bahane ederek, partiden ayrılan, yüz çevirenlerin haddi hesabı bilinmiyor. Bunlar, acaba ne derece haklı diye, esaslı şekilde düşünmek lâzım.
KISA KISA
* Nasreddin Hoca Şenlikleri: Her yıl genellikle 5-10 Temmuz tarihleri arasında Konya Akşehir’de Nasreddin Hoca şenlikleri yapılmaktadır.
* * *
1830: Cezayir, Fransız kuvvetleri tarafından işgal edildi. Bu işgal ve ardından gelen sömürgeleştirme devresi 1962 yılı Haziran’ına kadar sürdü.
1919: İttihatçıların ileri gelenleri, gıyâben îdama mahkûm edildi.
1921: İtalyanlar, işgal ettikleri Antalya’dan çekildi.
1928: İki İtalyan havacı, 8 bin kilometreden fazla yol kat ederek, hiç yere inmeden Roma’dan Brezilya’ya uçtu.
1939: Millî Piyango İdaresi Kanunu kabul edildi.
1939: CHP il başkanlıkları, üç yıldır bağlı bulunduğu valiliklerden alındı. Yani, 1936'dan önceki hale dönüldü.
1955: Karacan Yayınları kurucusu gazeteci Ali Naci Karacan öldü. Karacan, sırasıyla Akşam, İnkılâp, Tan ve son olarak da Milliyet gazetesini çıkardı.
Başbağlar; virânbağlar
1993: Erzincan’ın 720 yıllık köyü Başbağlar, bir akşam üstü silâhlı teröristlerce basılarak, yakıldı, yıkıldı, âdeta yerlebir edildi. Katiller, camiden çıkan 33 kişiyi kurşuna dizmek suretiyle de, tarihte benzerine pek rastlanılmayan korkunç bir katliâm yaptılar.
1995: Hiçbir dine inanmadığını söyleyen mizah yazarı Aziz Nesin (Doğ. Heybeliada 1915), İzmir Çeşme’de öldü. Asıl adı Mehmet Nusret olan Nesin’in cesedi kadavra olarak da kullanılamayıp, vasiyeti üzere Çatalca’da mezar yeri belli olamayacak tarzda genişçe bir çukura gömüldü.
@salihoglulatif’ten
Siyasî tercih, bir haktır; doğru, ya da yanlış, bunda herkes hür ve serbesttir. Yapılan tercih
velev ki yanlış da olsa, meşverete uyanlar, hiç olmasa mânevî mesuliyetten kurtulur.
Okunma Sayısı: 7368
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.