05 Şubat 2012, Pazar
Bediüzzaman, "Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır" diyerek bize imanlı bir bakış açısı kazandırır. İnsanların hem bu dünyada hem de sonsuz bir hayat geçireceği ahirette mutlu olması için gerekli yolu gösterir.
“Her şey ya bizzat güzeldir ya da neticeleri itibariyle güzeldir” diyerek kâinatta carî olan yani yürürlükte olan kanunun farkına varmamızı ister. Evet, her işte bir hayır, her musîbette bir ibret vardır. İnsanlar başlarına gelen hastalık ve problemler sayesinde olgunlaşır kemal bulur. Eğer bu olayları yaşamasa kendisini geliştiremez, cahil bir insan olarak kalır.
Öyle değil midir? Atmaca, serçe kuşuna saldırdıkça, serçe kuşunun kabiliyetleri ve refleksleri gelişmez mi? İşte aynen bunun gibi hastalıklar, kederler, musîbet ve fenalıklar olmasa yaratılışımızda ve fıtratımızda bizlere verilen duygular gelişmez sönük kalır.
Ancak karanlık sayesinde ışığın varlığından haberdar oluruz. Aç kalmadan fakirliğin ve yokluğun ne derece zor olduğunu anlayabiliriz. Hastalık görmesek sağlıklı olmanın kıymetini bilemeyiz. İşte kâinatta cereyan eden bütün bu olaylar insanın kendisini geliştirmesi için birer fırsattır.
Eğer “teklif sırrı” denilen şu imtihan dünyası açılmasa idi, diğer canlılar gibi makamımız sabit kalır, melekler gibi “alayı illiyyin” adı verilen makamlara yükselemez, şeytanlar gibi “eseli safilin” adı verilen çukurlara yuvarlanmazdık.
İşte bu noktada kâinatta cereyan eden olayları çözmemizde bize yardımcı olacak anahtar kelimeler sabır ve şükürdür. Musîbet ve hastalıklar geldiğinde sabretmeyi, nimet ve güzellikler ile karşılaştığımızda da şükretmeyi bilmemiz gerekiyor. Bunun en güzel örneklerini Risâle-i Nur Külliyatında bulabiliriz.
Bu vesile ile bazı internet sitelerinde paylaşılan kısa bir yazıyı aktarmak istiyorum:
“Evimi bir dâvet sonrası temizlemek için saatlerce çabalıyorsam, birçok arkadaşım var demektir.
Faturalarımı ödeyebiliyorsam, bir işim var demektir.
Evden iş yerime kadar yolu uzun buluyorsam, bir işim var demektir.
Pantolonum biraz sıkıyorsa, aç kalmıyorum demektir.
Birçok konuda eleştiri yapıyorsam ve bu eleştirileri başkalarından da duyuyorsam, konuşma özgürlüğüm var demektir. Gölgem beni izliyorsa, güneş ışığını görüyorum demektir.
Otobüs beklerken yanımdaki adam anahtarıyla oynuyor ve ben bu sesten rahatsız oluyorsam, duyuyorum demektir.
Camları silmem, çatıyı tamir etmem gerekiyorsa, bir evim var demektir.
Doğalgaz faturam yüklü geliyorsa, ısınıyorum demektir.
Yığınla ütülenecek ve yıkanacak çamaşırım varsa, yığınla giyeceğim var demektir.
Çalar saatim sabahın seherinde çalıyorsa, yaşıyorum demektir.
Ve en önemlisi Rabbimin bahşettiği bütün bu nimetlerin şuurundaysam, mutluyum demektir”, vesselâm…
Okunma Sayısı: 25455
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.