Yıllarca gemi ile Libya ve Suriye’ye yük taşıdım. Bu ülke halkları ile çok yakın temasım oldu. Bütün Araplar gibi sıcakkanlı ve misafirperver insanlar gördüm.
Sohbetlerimiz genellikle dinî konularda olurdu, kendilerini herkesten daha çok İslâm’a bağlı olarak göstermek isterlerdi.
Libya’da ve Suriye’de gördüğüm en ilginç noktalardan bir tanesi her tarafta devlet başkanlarının resimleri olmuştu. Öyle ki yıkılacak derecede harabe olan binalarda dahi Kaddafi’nin, Esad’ın boy boy resimleri asılmıştı. Bu diktatörler, hâkimiyetlerini göstermek için resimlerini asmayan vatandaşlarını acımadan cezalandırıyorlardı.
Ne yapsın gariban Araplar, devletin şerrinden emin olmak için bu yanlışı yapıyorlardı.
Şimdi ise Kaddafi, kendisinin yaptığı gibi zalimce öldürüldü. Esad’a ise büyük bir isyan var. Birçok şehirde resimleri yakılıyor, yırtılıyor. Hürriyet ve uyanış hareketleri sonucunda bütün diktatörlükler büyük bir tehdit altında.
Fakat Uzakdoğu’da bir ülke var ki dünyadaki gelişmelerden sanki hiçbir haberi yok. Kuzey Kore Devlet Başkanı komünist Kim ölünce her yerde feryad ü figân kopuyor. Koca koca adamlar, kadınlar ağlayıp sızlıyor, “Kim, sen kalk da ben yatam” diye dövünüyorlar. Bu durum bizdeki 10 Kasım törenlerini hatırlatıyor. Ağlayıp sızlayan insanlar, feryad ü figân koparan çocuklar sabahtan akşama kadar yas tutuyor. Fakat işin trajikomik bir yönü var ki, bunu gören yabancılar afallayıp duruyor anlam vermeye çalışıyorlar. Saat 9’u 5 geçe otoyollarda dahi trafik duruyor, bazı vatandaşlar araçlarından inerek saygı duruşunda bulunuyor. Maazallah bir trafik kazası olması işten bile değil.
Okullarımız ise bir başka âlem. Çocuklar her yıl aynı şiirleri okuyup “Saat 9’u beş geçe, Atam Dolmabahçe’de, gözlerini kapamış bekliyor. Bütün dünya ağladı” diyerek yas tutuyor.
Aynı akıl tutulması Kuzey Kore’de yaşandı. Sadece bizde ve bu ülkede yaşanan trajikomik gösteriler hakkında bazı yazarlar tarafından Kuzey Kore “Pişti yaptı” diye eleştiriler yapıldı.
Kuzey Kore ve Türkiye’de olan da budur. Bir devlet başkanı ölünce abartılı bir şekilde yas tutan, ağlayıp sızlayan insanlar artık dünyada kalmadı. Kuzey Kore ‘yalnız değilsiniz’ diye bizi yakalıyarak “pişti” yaptı.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın 19 Mayıs kararından sonra bir kampanyamız daha oldu: “19 Mayıs’ıma dokunma!” Bu tuhaf kampanyayı yürütenleri Alper Görmüş gibi bazı gazeteciler çok fena eleştirdiler. Bari “Amiral Özden Örnek’ten utanın” diyerek insanları putlaştırarak medenî toplumlar seviyesine yükselmenin mümkün olmadığını yazıp çizdiler. Daha ileri giderek “Kuzey Kore ile Pişti olduk” denilerek alaya aldılar. Fakat başta CHP Lideri olmak üzere eski tek parti dönemi özlemi içinde olanlar, bu ağır eleştirilere rağmen attıkları adımdan geri dönmüyorlar.
Ne diyelim Allah akıl, fikir versin, vesselâm…