Denizciler üzerindeki kara bulutlar hâlâ devam ediyor. Denizcilik piyasalarındaki kriz yetmiyormuş gibi bir de kazalar ardı ardınca geliyor. Son bir hafta içinde dört gemi daha battı.
Önce kendi gemimizden başlayalım. Arnavutluk’un Durres şehri açıklarında Sierra Leone bayraklı M/T Edirne isimli bir Türk tankerinde meydana gelen patlamalar sonucu geminin battığı öğrenildi.
15 mürettebatın bulunduğu gemide kaptanın da dâhil olduğu 3 kişi ölürken, 12 kişi de hastaneye kaldırıldı. Edinilen bilgilere göre, gemideki 3 Türk mürettebat sağ kurtuldu. Ölenlerden birinin Azerbaycan, diğer ikisinin ise Gürcistan vatandaşı olduğu aktarılıyor.
Bir başka tanker ise Güney Kore’de Incheon şehri açıklarında ikiye ayrılarak battı. Doola No 3 adlı tankerin aynı şekilde patlama ile ikiye bölündüğü zannediliyor. Kazada mürettebattan 5 denizci kurtarılırken 3 kişinin öldüğü, 8 kişinin ise kayıp olduğu açıklandı. Tanker, 4191 ton petrol taşıyordu. Tankerlerde kaptanlık yapmış birisi olarak bu infilâkların “tank temizliği” adı verilen operasyonlar esnasında gerçekleştiğini düşünüyorum. En küçük bir dikkatsizlik böylesine acı olayların meydana gelmesine sebep olabiliyor.
Bir başka felâket haberi ise Manş Denizinden geldi. İrlanda sahil muhafaza yetkilileri, “Tit Bonhomme” isimli yük gemisinin, İrlanda’nın güneyindeki Union Hall limanına yaklaşırken zorluk yaşadığını belirtmişti. Yardım ekipleri geminin “SOS” yani acil yardım mesajı vermesinin ardından mürettebatı ile temas kurmuş ve kurtarma operasyonu düzenlemişlerdi. Gemisinin batmasının ardından, mürettebattan 5 kişi kayboldu. Mürettebattan bir kişinin helikopterle kurtarıldığını belirten yetkililer, diğer 5 kişinin aranmasına iki helikopter ve çok sayıda gemi ile devam edildiği bildiriliyorlar.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de İtalya sahillerinde büyük bir facia yaşandı. İspanya ve Fransa arasında tur yapan 114 bin 500 tonluk lüks yolcu gemisi “Costa Concordia”, 3 bin 206 yolcusu ve 1023 mürettebatıyla birlikte önceki akşam İtalya’nın Toskana sahilleri açığındaki Giglio Adası yakınlarında karaya oturdu. 290 metre uzunluğundaki kruvaziyerin gövdesinde 71 metrelik bir yarık oluşurken, En az 3 kişi öldü, ikisi ağır 30 kişi yaralandı. 4 bin 229 kişi büyük bir kaos ortamında gemiden tahliye edilirken, hızla su alan gemi ağır ağır yan yattı.
Gemi, İtalya’nın başkenti Roma yakınlarındaki Civitavecchia limanından kuzeydeki Savona’ya gitmek üzere demir aldıktan üç saat sonra kaza yaptı. Bilinmeyen bir yüzden rotasından 7 mil sapan gemi, yerel saatle 21.45’te, tahminlere göre Giglio açıklarında sığ bir kayalığa gövdesini sürttü. Büyük bir gürültü ve sarsıntıyla birlikte deniz yüzeyi altında gövdede açılan dev yarıktan içeri su girmeye başladı. Kaptan Franco Schettino, gemiyi Giglio Adası’na yanaştırırken tam bir can pazarı yaşandı.
Gemi bir miktar yan yattığı için filika indirmeye yarayan mekanik sistemler ne yazık ki çalıştırılamadı. Kaptan iddia edilenlerin aksine gemiyi sahile yanaştırarak muhtemel bir faciayı önledi. Ağır ağır yana yatan gemiden ilk yolcuları çevredeki tekneler kurtarırken, birçok kazazede yüzerek Giglio Adası’na çıktı.
Livorno şehrinden gelen İtalyan sahil güvenlik ekiplerinin tahliye çalışmaları sonucu yolcuların çok büyük bir bölümü kurtarıldı. Helikopterlerin de katıldığı tahliye işlemi oldukça zor oldu. Bu nedenle İtalyan görevlilerin yolcuların ismini bile kaydetmediği, sayım yapmadığı ifade edildi. Bu dehşetli kazada 9 Türk ise yolcu yara almadan kurtuldu.
Geminin kaptanı Franco Schettino “Kayalara ilk çarpmada gemi 20 derece yana yatınca inisiyatifimi kullanarak daha sığ bir bölgeye doğru tam yol dümen kırdım, derin denizde batışı önledim. Çarptığımız kayalık deniz haritasında yer almıyor. Sorumluluk bu kayalıkları deniz haritasında göstermeyen oşinografi birimlerindedir” diyerek kendisini savunmaya çalışmış. Kazadan sonra yaptığı hareket çok doğru zira sığlığa yanaşarak geminin Titanik gibi batmasını önlemiştir. 4000’in üzerinde yolcu ve mürettebat olmasına rağmen çok az sayıda kayıp olması bunun delilidir. Lâkin haritaları suçlamasını ise anlamakta güçlük çekiyorum.
Normal rotanın dışına çıkıp kayalıklar arasına girerek kazanın meydana geldiği düşünülürse Kaptanın bu sözleri tartışılabilecektir. Fakat geminin batmadan sığlığa oturmasını temin ettiği için kendisini kutlamak gerektiği kanaatini taşıyorum.
Diğer bir husus ise kaptanın gemiyi erken terk ettiğine dair iddialardır. Bunun da doğru olacağını da zannetmiyorum. Zira bir gemi kaptanı hele hele son derece lüks ve modern bir yolcu gemisinin kaptanı böyle bir davranışı yapmaz.
Denizlerdeki en önemli kurallardan bir tanesi “gemiyi en son kaptanın terk edeceğidir”. Benim de gemim battı, lâkin herkesi emniyetle gemiden tahliye ettikten sonra kendimi düşünmeye başladım. Son mürettebatı da can salına bindirdikten sonra filika mataforasına (indirme donanımı) kumanda ederek denize indirdim. Daha sonra çarmıh adını verdiğimiz bir çeşit halat merdiveninden inerek gemiyi terk ettim.
Şükür Rabbime ki, çalıştığım gemilerde hiçbir mürettebatımın yaralanması ve ölmesine şahit olmadım. Bu yüzden ne kadar hamd etsem azdır. Lâkin Hint okyanusunda gemimin batması beni hâlâ derinden üzmektedir. Allah, hiçbir kaptanı böyle felâketlere düşürmesin, vesselâm…