Baştan aşağıya güzel.. Güzeli Yaratan güzel olunca. Her güzel ondan güzel görünür.. Bir eşi, bir benzeri yok evrende bu güzelin.. Her şeyiyle güzel.. Sofrası güzel.. Sofradaki yiyecekler güzeli.. Mevsimler güzel mevsimlerle gönderilerin hediyeler güzel.. Kışın her yer karlarla kaplanır.. Bembeyaz olur her yer. Şaşırır misafirler.. Bu manzara hep böyle kalacak zannederler.. Oysa öyle kalmaz.. Kışın beyaz sayfası çevrilir.. Baharın yeşil sayfası açılıp, gözlere gösterilir.. Alan alır dersini. Ard arda manzaralar değişir. Beyaz halı kaldırılıp yerine yemyeşil bahar halısı serilir. Misafirlerin dikkatini çekmek ister.. Onları bu güzel misafirhaneye gönderen.. Baharda sayısız vagonlarına bindirilen sayısız nimetler kısa zamanda ihtiyaç sahiplerinin istifadesi için gönderilir. Bazıları sorar bu nimetleri bize gönderen kim diye. Sahibini tanımak arzusu uyanır içinde. Sorularına cevap verilir. ... Geleni güzel, gideni güzel. İçinde yaşayanı güzel. Hayatın en güzeli burda. Güzeller Güzeli (sav) burda.. Belki de dünya bunun için güzel.. Bu güzellere bak da anla.. İşaretleri oku da anla.. Buradaki tüm güzelleri yaratan nasıl bir güzel acaba..

Resmi gören ressamını sorar. Dumanı gören ateşi anlar. Yokuşu gören inişi sezer. Hediye paketini açan, hediyeden çok göndereni merak eder. ... Dünya.. Bildik bir tarif.. İki kapılı bir han.. Han deyince sizin anlayacağınız; gelenler kalıcı değil, geçici yani.. Dün gelenler hani.. Dün ya, daha dün ya.. Buradaydı işte, bu dünyadaydı hepsi. Nereye gittiler bu kadar çabuk. Bir kısmı sofra başında.. Bir kısmı bir yaşında, Bir kısmı yüz yaşında. Çift yönlü bilet taşıyor gelen her misafir.. Geliş gününü bilseler de, gidiş saatini bilen yok ondan başka.. Misafirlerini buraya davet edip, ağırlayan Allah’tan başka.. Burası dünya.. Allah’ın dünyası. O yarattığı için.. Bize ve hizmetimize sunulan tüm mahlûkata bir ev bir beşik gibi hazırlanmış. Her ihtiyacı önceden gözetilmiş. Tedbiri evvelce alınmış bir güzel yer. Gelen yabancılık çekmiyor burada. Hemen benimsiyor burayı daha gözünü açtığında. Kalmak istiyor burada evler yapıyor, yuvalar kuruyor. Ama burası bir han ebedi kalınacak bir yer değil.. Ebedi kalacağını zannedenleri uyarmak için işaretler olsa da.. Maalesef bunu gören ve dikkat edenler çok az. O kadar güzeldir dünya.. Gelenler hep kalmak isterler. Ancak iki kapılı dünya hanının bir kapısından girenler için çıkış kapısına doğru ilerlemek mecburidir.. ... Kendilerini bu güzel dünyaya davet edeni, misafir edeni unutmayanları daha güzel bir âlem bekler. Onun için buradadırlar.

Burada yemenin ve içmenin, gezip eğlenmenin ve seyretmenin adabını bilenleri, şartlarına riayet edenleri çok daha güzel bir alem bekler: Ebedi bir cennet.. Her misafirin sayılıdır nefesleri.. Onlar unuturlar bazen. Ama onları gönderen unutmaz. Bunun içindir ki, yolcuların uyaran ve her an buradan çıkacaklarına dair sayısız ikaz ve işaret levhaları vardır. Bu bazen gece gündüzün değişmesiyle gösterir kendisini. Bazen uyku suretinde. Bazen dünya içinde bir yerden diğer bir yere taşınmakla. Bazen de sevdiklerinden ayrılmakla.. Buraya her an yeni sayısız misafirler gelir.. Her birinin ihtiyacı eksiksiz karşılanır.. Herkes memnundur yediğinden içtiğinden. O sofralarda beraber ünsiyet ettiğinden.. Bu güzel dünyada misafir olup, ağırlanmaktan memnundur. Ve her gelen ziyafet sofrasını önünde hazır bulur.. Herkes memnundur önündeki yiyecekten.. Doymak için değildir, tatmak içindir bunlar.. Ve ebedi sofraların ve Cennetin işaretini taşıdığından memnundur.. Ebediyen kalacakları bir aleme davet edildikleri için memnundurlar.. ...

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlallah…

Not: Ramazan Bayramızını can-ı gönülden tebrik ediyor, günahlarımızın affına ve hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyoruz.