"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sizi tanımamıza yardımcı oldunuz, teşekkürler!

Sebahattin YAŞAR
12 Aralık 2024, Perşembe
Bir üniversite platformu. Üç farklı konuşmacı var. Konu aynı ama konuşmacılar farklı.

Hâliyle düşünceleri ve savundukları fikirler de farklı. Yüzlerce öğrenci ülkenin güncel konularıyla ilgili yapılan konuşmaları takip ediyor. İlginçtir, aynı konunun birbirine taban tabana zıt üç konuşmacısını da hararetle alkışlayanlar oldu.

Düşünün ki, bu konuşmacılardan biri ırkçı denilebilecek kesimden, biri muhafazakâr ve bir diğeri de laikçi çevreden. Açış konuşması yapıldı, ilk konuşmacı kürsüye davet edildi. Ve başladı konuşmaya. Konuşma sonrası alkışlayanlar da oldu alkışlamayanlar da. Ama bir konuşmacıyı dinledik ve bir düşünceyi tanımış olduk.

Sonra takdimle ikinci konuşmacı çıktı sahneye. O da fena konulardan bahsetmedi. Değişikti ve güzeldi. Yani alıştığımız basmakalıp sözcüklerin dışında konuya farklı bir bakış açısı kattı. Tabiî ki katılmadığımız noktalar da bolca vardı. Ama katıldıklarımız da. Neyse bitti ve yine epeyce bir alkış. Zaten böyle oturumlarda alkış, konuşmanın, emeğin ücreti gibi oluyor.

Ve üçüncü konuşmacı, başladı ve bitirdi, kısa tuttu. Konuşmanın içeriğine hiç bakmayıp, sırf kısa olduğu için alkışlayanlar da oldu. Fikri beğenip alkışlayanlar da.

Ortalama bir, bir buçuk saati bulan bir oturum oldu. Her şeyden önce farklı fakültelerden, bilim ortamlarından, öğrenci topluluklarından, farklı yaş ve cinsiyetten bu kadar öğrencinin bu oturuma gelmesi, dinlemesi ve birbirlerini alkışlayabilmeleri güzel bir görüntü idi. Protokol şokta. Bu nasıl bir organizasyon? Böyle bir şeye nasıl müsaade edilir? İç cümleler böyle. Bizim felsefemize uymayan görüş ve düşüncelere nasıl yer verilir? Gibi, gibi...

Yine de oturumun neredeyse yarısı kadar öğrenci, orta düzeyde ülke meseleleriyle ilgili. Tamam düşünceleri eleştirebilirsiniz, ama tanımadan eleştiremezsiniz. Şu an bu kadar gencin bu düşünceleri tanıması ve yanlışlığını bilmesi de ayrı bir kazanım değil midir? Bir de siz bu düşünceleri yok saydığınız da yok mu olacak? Hayır, var. Belki yasakladıkça, yok saydıkça daha fazla var olma mücadelesine girişecek. Bir -eylemi değil- düşünceyi yokluğa mahkûm etmek ne kadar netice verir? Ne kadar yok edebilirsiniz? Mümkün mü gerçekten?

Bu programda hiçbir şey olmadıysa bile, genel düşünceye uymayan üç farklı bakış açısını tanımak, öğrenmek bir kazanım değil midir? 

Belki kapanışta konuşmacılara, “Sizi tanımamıza yardımcı olduğunuz için teşekkür ederiz.” demeli ve bu tür şeffaf adımları teşvik ve tebrik etmeli, bizim gibi düşünmeyenleri dinlemeye kendimizi alıştırmalıyız. Artık dünya öteki türlü değil.

Okunma Sayısı: 253
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı