"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zaman ne de çabuk geçiyor?

Saliha FERŞADOĞLU
11 Aralık 2013, Çarşamba
Değişimlerden dem vurduğumuz bu çağ hemen hemen her konuda kolaylıklar sağlarken hayatımıza; bizden, değerlerimizden, kültürümüzden, alışkanlıklarımızdan pek çok şey götürdü.
Ne masal anlatan anneanneler, dedeler ne hikâye anlatıcıları kaldı dünden bugüne. Herkes bir bir çekildi köşesine. Derin bir suskunluğa büründüler. Artık sadece görüntüden ibarettiler. Darılmışlardı, gücenmişlerdi, lâkin farkına varamayacak kadar meşguldük bilumum teknolojik aletlerle. Televizyon izlemek günün çoğunu dolduruyordu zaten. Bilgisayar önemliydi; zira bilim ve irfanın yolu ondan geçiyordu zannımızca. Ya internet meşgaleleri... İsimlerini zikretmeye ne gerek var. Hepimiz biliyor, kullanıyoruz onları.
Fıldır fıldır gözleri, cıvıldaşan dilleriyle daldan dala uçuşan kuşlara benzer öğrencilerime soruyorum:
“Çalıştın mı yavrum dersine?”
Hiç korkusuzca aynı cevabı veriyorlar:
“Dürüst olmak gerekirse çalışmadım hocam.”
“Neden?”
“O kadar yoğunum ki hocam, vaktin nasıl geçtiğini ben de anlayamıyorum.”
Henüz gençliğinin başında on beş on altı yaşların hükümranlığında bir ömür sürdüren öğrencilerin sadece okula gitmekten ve ders çalışmaktan başka bir vazifesi olmadığı günümüzde onlar buna zaman dahi ayıramıyorlar. Yeni alışkanlıklarının esiri olmuş bir vaziyette habire oyalanıyorlar.
İster on beş yaşında bir öğrenci olalım ister otuz beş yaşında bir çalışan ister kırk beş yaşında bir anne baba… Hepimiz aynı dertten muzdaripiz aslında. Zamansızlık. Bize ait olmayan, bizim olamayan zamanları yaşıyor ve tüketiyoruz. İhtiyacımız olan asıl şey nedir, nedir sahi? Bilmiyoruz. Ardından sızlanıyoruz şair gibi huzursuzca: Zaman, ne de çabuk geçiyor Mona!
Sevdiğim filmlerden biri olan sorgulamalar ile dolu “Before Sunset”te başrol oyuncularından Jesse, Celine’e sorar:
-Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırarak bize zaman kazandırdığını iddia ediyorlar. Öyleyse niçin insanlar daha çok ibadet etmiyor?
Jesse’nin sorusu nefsimizi muhasebeye çekecek derin sorulardan...
Okunma Sayısı: 1610
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • aşkın

    12.7.2014 23:37:00

    Talebelere bir tılsım verebilsek.Bir tılsım, anahtar.Kavram ekolojisinde iz sürebilme zevki.İlim öğrenmekten kim lezzet almaz ki?Zihinleri hemen dolan, hemen boşalan kişiler.şeytanı inkar etmek mümkün mü?ya da zındıka,mason,ahlaksızlık,kominizm komitelerini.
    netanyahu diyor ki; biz demokrasi için mısırdan çıktık.Biz yani musa(as) kavmi.biz demokratız diyor.sonra musa tura çıkınca buzağı heykeli yaptık.biz demokrat olmalıyız diyor.
    Mısırdan çıkan kavim gerçek demokrat yada şerri hürriyetçi.heykel yapan kavim istibdatçı.
    İşte tılsım bu.hürriyet,meşrutiyet,cumruriyet,meylül terakki kavramlarını gerçek kaynak risaleden öğrenmek.zerre,ene,tabiat ve hüveyi fen dersinde okuma parçası olarak öğrenmek.sonra açlık,neden medeniyetten geri kaldık.Namık kemal gibi ağlamak.onlar kah öküz arabasına binmiş der ustat.bizdeki şiddetli ilim açlığı ile biz şimendifere bineceğiz,geçeceğiz.Çocuk milliyetini düşünüyor mu?Milliyetim sağ olsun,benim gözüm yorulsun diyor mu?
    sahte hamyetfuruşlara nefrin!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı