"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gölgedeki güzel

Saliha FERŞADOĞLU
20 Kasım 2013, Çarşamba
Yaşamak farkında olmaktır; tanıyıp zihne nakşetmektir etrafındaki varlıkları. Aşina bir bakış kazanmaktır, lâkin ezber mahiyetinde değil. Tanıdık bir dost misali bilmektir herkesi, her şeyi. Peki, siz yaşadığınız şehri ne kadar tanıyorsunuz?

O şehri oluşturan işlek caddeleri; evinize, okulunuza, işinize uzanan sokakları; vakit namazını eda etmek üzere girdiğiniz camileri; geçmişten günümüze nefes taşıyan tarihî mekânları; önünden geçerken Fatiha okuyup yolladığınız kabristanları ve nicesini hakikaten biliyor musunuz? Gözünüz kapalı bulabilir misiniz sahi? Yapılış tarihlerini söyleyebilir misiniz? Anlatabilir misiniz hikâyelerini?
Bir mekânın sadece ismini ve yerini bilmek, gerçek bir bilgi vermiş olmuyor bize. Ne yazık ki üstünkörü bir malûmattan öteye geçmiyor o mekâna dair “bildim” dediklerimiz.
Yivli minaresiyle şehirde emsali bulunmayan Burmalı Mescit Camii hangi ilimizdedir, diye sual etsek ne cevap buyururdunuz?
Belki bazılarımız adını dahi duymamıştır. Zira İstanbul’un en mutena semtlerinden biri olan Vefa’daki bu cami Mimar Sinan’ın çıraklık eseri Şehzadebaşı Camii’nin gölgesinde kalmıştır. Saraçhane Parkı’nın içinden geçer, Bozdoğan Kemerinin Marmara tarafına doğru yürürseniz az sonra ağaçların sakladığı o zarif yapıyı fark edersiniz.
Şimdi Dersaadet’te yaşayan, İstanbul’u iyi bilirim diye övünen, alış veriş merkezlerini tavaf eden milyonlarca kişiden kaçı Burmalı Mescid Camii’nin hikâyesini bilmektedir?
Mısır kadılarından Emin Nurettin Osman Efendi tarafından yaptırılan caminin ismine ilk olarak 902 (1497) tarihli bir vakfiyede rastlıyoruz. 953’de ise (1546) İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri’ne kaydedilmiş ve bu isimle de anılmış olduğunu öğreniyoruz.
Henüz muhteşem Şehzadebaşı Camii’nin yapılmadığı, civardaki konaklarda yaşayan semt halkının namazlarını kılmak üzere Burmalı Mescit’e akın ettiği dönem ibadethanenin en parlak, en cazibeli ve alımlı zamanlarıdır. Nitekim takvimler 1911 gösterdiğinde şehirde büyük bir yangın çıkar. Uzunçarşı-Mercan adıyla bilinen yangında kül olur mabedin etrafındaki o harikulâde güzelim konaklar. Cemaatsiz kalan öksüz cami Cumhuriyet’e kadar zikir ve ilim sohbetlerinin yapıldığı bir Nakşî Dergâhı olarak kullanılır. 1922’de vakıflara geçerek kapatılır, beş yıl sonra Türkistan Gençler Birliği tarafından konferans salonu haline getirilir. 1928’de her 500 metreye bir caminin yeterli görüldüğü yönetmelik sonucu kadrosu boş bırakılarak yalnızlığa mahkûm edilir. Terk edilmek öyle koyar ki Burmalı Mescid’e 1936’ya geldiğimizde içi moloz dolu dört duvardan ibaret bir harabeden başka bir şey değildir. Zorlukla nefes alıp vermekte, ah u vahlar ile inlemektedir. Bir zaman sonra üzeri çinko bir çatı ile kapatılır, revak sütunlarının aralarına da duvar örülerek marangoz atölyesi yapılır. Yapılış amacından uzakta acıyla, kahırla günlerini geçirir. Neyse ki, 1961’de Vakıflar tarafından tamir edilerek yeniden ibadete açılır.
Akşam ezanının okunduğu bir vakit Şehzadebaşı Camii’ne yöneldiğimizde gördük hikâyesini anlattığım Burmalı Mescit Camii’ni. Meraklı adımlar ile usulca sokulduk. Geometrik ve basık kemerli ahşap kapısı kapalıydı, ezan vakitlerini gösteren elektronik saat çalışır durumdaydı. Avlusunda, yere serili üç yatak vardı. Yorganlarına bürünmüş üç siluete uzaktan baktık. Camiye daha fazla yaklaşmaya cesaret edemedik. Bu yeni sahibeler kim bilir kimlerdi... Belki evsizler, belki savaş dolayısıyla yurdundan sürgün edilmiş göçmenler. Henüz düzenlenmemiş Saraçhane Parkı’nın ulu ağaçlarının ürküten görüntülerinden kaçarcasına uzaklaştık. Kuzey kapısından girdiğimiz Şehzadebaşı Camii yerli yabancı birkaç misafiriyle bizi karşıladı.
Burmalı Mescid Camii arkamızdan şaşkınlıkla bakakalmıştı.

Okunma Sayısı: 1475
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı