Başını yukarıya kaldırdığında yazılanı okuyan ilk insan o idi. Fıtratı temizdi. Her ne kadar bir hata işlemişse de safiyeti bozulmamıştı. Okuduğunu anlamakta zorluk çekmedi.
Günler günleri kovaladı. Aylar ayları, asırlar asırları kovaladı derken devirler geçti.
Hz. İbrahim de (as) bütün insanlar gibi gökyüzündeki işaretlere baktı. O işaretlerin içinden en parlak olanı seçti. Sonra daha parlak ve daha büyük olana yöneldi. Derken en büyük ve en parlak olan güneşi görünce “Rabbim budur. Bu hepsinden büyük.” 1 dedi. “Batanları sevmeyen” 2 Hz. İbrahim’in (as) bu düşüncesi güneş batınca daha kararlı bir hali ortaya koydu: “Ey kavmim! Ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.” 3
Okuma, anlama arzu ve istekleri hiçbir zaman bitmedi. Firavun da kendinden emin bir hevesle veziri Haman’a yüksekçe kuleler yapmasını emretti. 4 Piramitlerin tepesine çıkıp o da gökyüzüne bakacaktı, okuyacaktı ve Hz. Musa’nın (as) bahsettiği gibi yukarılarda bir ilah olup olmadığını anlayacaktı.
İnsanlar cahilleştikçe karanlık bastı. Zulümler arttı. İnsana yakışmayacak şekilde insanlık dibe vurdu. İnsanın ve insanlığın kurtulması için kâinat ağacının en mükemmel meyvesi olan, doğumu zamanındaki olağanüstü olaylarla gümbür gümbür gelen insanlığın rehberi Hz. Muhammed’e (asm) göklerin ötesinden “Yaratan Rabbinin adıyla oku.” 5 denildi.
Hz. Muhammed (asm) kâinatı kudret kalemiyle yazılmış bir kitap olarak okudu, yazarını özellikleriyle tanıttı ve rehberlik görevini hakkıyla yerine getirdi.
Her insan gökyüzündeki işaretleri yazılanları okuyup anlamaya çalıştı. Çıplak gözle gökyüzüne bakıldığında ancak beş bin yıldız görülebiliyordu. Daha öteleri hep merak konusuydu. Teleskop icat edildi. Göklerin derinliğindeki olan biteni anlamak için rasathanelere aynalar yerleştirildi…
İnsanlık kendisine verilen cihazları, aklı ve fikri kullanarak nice zaman sonra gökyüzüne adım atmayı başardı. Firavuna taş çıkartırcasına bilim egosunu öne çıkardığı bir devrede uzaya Hubble teleskobunu fırlattı. Hubble teleskobu insan gözünün yüz katı büyüklükteydi. Uzayın derinliklerini görmeye çalışan Hubble teleskobu karanlık denilen bölgelerde, içinde hiçbir şey yok denilecek karanlık alanda yüz milyonlarca yıldızı ihtiva eden yüz binlerle galaksiyi keşfetti. İnsanlığın gözü açıldı ve kâinatın büyüklüğü ile ilgili tahminleri alt üst oldu.
Karanlıkların arkasındaki bu yıldız kümelerinin ve galaksilerin keşfi insanlığın heyecanını daha da arttırdı. Bilim insanları, açılan gül goncası benzeri uzayın derinliklerindeki işaretleri ve kudret kalemiyle yazılanların neler olduğunu görmek için çeyrek asırlık bir projeye daha imza attı.
Bu hamle Covid-19’un insanlığın ciğerlerini taciz ettiği 2021 yılının son ayında gerçekleşti. Yeryüzünde hata payı en az olan projenin mahsülü JAMES WEBB 25 Aralık’ta uzaya gönderildi.
NASA, Avrupa ve Kanada uzay ajanslarıyla birlikte yüzlerce organizasyon tarafından desteklenen WEBB, dünya ile ay arasındaki mesafenin dört katı uzaklıkta özel bir bölgeye yerleştirilecek. Bir buçuk milyon kilometre uzaklıkta on yıl boyunca çalışacak. 6,5 metre çapındaki bu teleskop sanki on sekiz bin âlemi hatırlatırcasına 18 altıgen altın aynalardan oluşuyor.
Eksi 267 santigrat derecede çalışacak olan WEBB, kâinatın ve zamanın başlangıcındaki galaksilerin ilk hallerinden geriye kalan sönük ışıklara varıncaya kadar uzayın ve zamanın derinliklerinde keşfedebildiği görüntüleri gönderecek.
Bilim insanları, WEBB’in gönderdiği görüntüleri okuyup, anlayamaya çalışacak.
İlk insan Âdem (as): “Ya Rabbi! Sen beni elinle yaratıp ruhundan bana üflediğinde, başımı yukarıya kaldırdım. Arşın sütunlarında ‘La ilâhe illellah, Muhammedün rasülullah” yazılı olduğunu gördüm ve bundan anladım ki,…” 6 diyerek göklerdeki yazılanı okuyup anlamıştı.
WEBB teleskobu, kâinatın heyet-i mecmuasındaki “TEAVÜN, TESANÜT, TEANUK ve TECAVÜP” 7 sütunlarında kudret kalemiyle yazılmış olan cümleyi bilim adamlarına ve insanlığa gönderecek.
Hz. Âdem’in (as) bu yazıyı okuyup kâinatın kendiliğinden olamayacağı, âlemdeki sebeplerin de bunu icat edemeyeceği ve tabiatın da ilâh olamayacağı kanaatine varıp Allah’tan başkasının ilâh olamayacağını anlamıştı. Ayrıca basiretiyle kâinat kitabının öğreticisinin de Muhammed (asm) olduğunu fark etmiş hakikati görmüştü.
Şimdi okuyup anlama sırası günümüz bilim adamlarında. Küçücük Covid-19 mikrobunun dize getirdiği insanlık WEBB’in aktardığı mesajı “Allah göklerin ve yerin ışığıdır.” 8 diye okuyup 9, Hz. Muhammed’in (asm) sözünü dinleyip anlayarak ve dahi benliğini de bir kenara bırakıp secdeye varabilecek mi?
Dipnotlar:
1- En’am Sûresi: âyet 78.
2- En’am Sûresi: âyet 76.
3- En’am Sûresi: âyet 78.
4- Mü’min Sûresi: âyet 36-37.
5- Alak Sûresi: âyet 1.
6- Hâkim, Müstedrek, II/615; Suyuti, Ed-Dürru’l Mensûr, 1/116. Yusuf Nebhanî, Huccetullahi ale’l-âlemin s. 210.
7- Nursî, Bediüzzaman Said. Sözler, Yeni Asya Neşriyat Mart 2017, s. 21.
8- Nur Sûresi: âyet 35.
9- Nursî, Bediüzzaman Said. Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Yeni Asya Neşriyat Nisan 2017, s. 284-287.