İmanın omurgası. Diğer bir söyleyişle imanın bel kemiği veya zincir kemiği.
Omurga baş ile bacaklar arasında uzanan omur denilen kemiklerden oluşur. Ayakta durmamızı sağlayan omurga önemli. Hareketli eklemleri sayesinde kol hareketlerini, öne, arkaya ve yanlara eğilmemizi ve dönmemizi sağlar. Bu hareketler esnasında omurga yapısında bulunan omur eklemleri, bağlar, kaslar ve diskler bir uyum içinde çalışır…
İnsan omurgası, omur denilen 33 kemikten oluşur. 33 sayısı dinin bir kısım uygulamalarında da karşımıza çıkar. Dinin direği olan namazı kıldıktan sonraki yapılan tesbihatta 33 defa “Sübhanellah”, 33 defa “Elhamdulillah”, 33 defa “Allah’ü ekber” denir.
Ahirzamanın en önemli âlimi Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin eserlerindeki bölümlerin bu rakamla benzerlik arz etmesi ayrıca dikkat çekicidir. Sözler kitabının 33 sözden oluşması, Mektubat kitabının 33 mektuptan oluşması, Lem’alar isimli kitabın 33 Lema’dan oluşması. Şuâlar isimli eserde 33 âyetin Risale-i Nur’a ve müellifine işaret etmesi…
Ayrıca Bakiyat-ı Salihattan olan “La ilahe illallah”ı (Allah’tan başka ilah yoktur) namazlardan sonra 33 defa tekrar etmek yine önemli bir zikirdir.
Bir bütün olan iman esaslarından Allah’a iman, iman esaslarının omurgası denilebilir. Acaba aklen iman esaslarından Allah inancının 33 omurunu sıraladığımızda imanın omurgasını mı oluştururuz? İnancın mantıklı bir zincirini mi sıralarız? Allah inancının belini oluşturan bu zincir kelâm ilminin ve felsefenin konusu içine girer.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Tabiat Risalesinde (23. Lem’a) omurgalı, beli sağlam bir imanın omurga zincirini şöyle ortaya koyuyor:
1- Mevcudat vardır.
2- Mevcudat inkâr edilemez.
3- Her şeyin tabiatı yaratılmıştır.
4- Her şey mahlûktur.
5- Her şey sanatlıdır.
6- Her şey hikmetlidir.
7- Mevcudat kadim değildir.
8- Yeni oluyor.
9- Müsebbep masnudur.
10- Zahirî sebebi masnudur.
11- Her şeyin vücudu pek çok cihazata muhtaçtır.
12- Her şeyin vücudu pek çok aletlere muhtaçtır.
13- Sebepler icat edemiyor.
14- Kendi kendine teşekkül olmuyor.
15- Tabiat icat edemiyor.
16- O tabiatı icat eden bir Kadir-i Mutlak vardır.
17- O sebebi icat eden bir Kadir-i Mutlak vardır. 1
18- O Kadir-i Mutlak’ın ne ihtiyacı var ki âciz vesaiti rubûbiyetine teşrik etsin?
19- O Kadir-i Mutlak’ın ne ihtiyacı var ki âciz vesaiti icadına teşrik etsin?
20- Haşa!
21- Müsebbibi sebep ile beraber halk eder.
22- Cilve-i esmasını göstermek için.
23- Hikmetini göstermek için.
24- Cilve-i esmasını göstermek için tertip ile
25- Hikmetini göstermek için tanzim ile
26- Zahiri bir sebebiyet vermekle
27- Zahiri bir mukarenet vermekle
28- Eşyadaki zahiri kusurlara merci
29- Eşyadaki zahiri merhametsizliklere merci
30- Eşyadaki zahiri noksaniyetlere merci
31- Esbabı dest-i kudretine perde etmiş.
32- Tabiatı dest-i kudretine perde etmiş.
33- İzzetini muhafaza etmiş. 2
Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî küfrün, Allah’ı inkârın belini kıran imanın sağlam ve cerh edilmez omurgasını Tabiat Risalesi’nde yukarıda tesbit ettiğimiz yönlerini örnekleriyle açıklıyor. Küfrün belindeki hangi omur/omurların tamir edilemeyecek bir şekilde kırık olduğunu belirtiyor. Aklen ve mantıken ve mana olarak inkârcılara hareket alanının kalmadığını gösteriyor. Bediüzzaman Said Nursî kâinata bu hakikati şöyle haykırıyor:
Artık küfrün beli kırılmıştır, bir daha ayağa kalkamaz. 3
Dipnotlar:
1- Nursî, Bediüzzaman Said. Lem’alar, Yeni Asya Ocak 2017, s. 295.
2- Nursî, Bediüzzaman Said. Lem’alar, Yeni Asya Ocak 2017, s. 305.
3- Şahiner, Necmeddin. Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursî’yi Anlatıyor 2. Yeni Asya Yayınları İstanbul 1981, s. 234.