“Vücut ve hayat sahrası”nda misafir olan insanlık durmuyor. “İstikbalin yüksek dağlarına” ve “istikbalin müzeyyen bağlarına” müteveccihen kafile kafile yürüyor.
Geleceğin dağ gibi yüksek problemlerine doğru gidiyor. Dağları aştıktan sonra nimetlerle süslü bahçelere ve bağlara ulaşmak istiyor.
Bu yolculuğun zorluğu sorgulatıyor. İnsana da sorgulatıyor kâinata da sorgulatıyor: 1
Şu garip ve acib mahlûklar kimlerdir?
Nereden geliyorlar? Nereye gidiyorlar? Bu dünyada işleri nedir?
İnsanoğlu ise kendisine bu soruları şöyle yöneltiyor: Ben kimim? Nereden geliyorum? Nereye gidiyorum? Bu dünyada işim ne?
Hele hele bir sonraki soru var ki o soru kâinat ve insanlık için en önemli meseleyi oluşturuyor. Dünyadaki dehşetli olaylar bu seçimi zorluyor. Gün yaklaştıkça seçimin propagandaları daha hız kazanıyor. Kamuoyu yoklamaları seçim sonuçlarını tahmin etmek istiyor. İktidarıyla muhalefetiyle herkes hilkat hükümetinin seçimini kendisi kazanmak istiyor.
Muhalefet son kozlarından birisini ortaya koydu. Korona ile atak yaptı. Dünya dünya olalı böylesini görmemişti. Hedefi karşısındaki toplu güçleri yıkmaktı, cemaati dağıtmaktı, hükmî şahsiyet de denilen şahs-ı maneviyi ortadan kaldırmaktı. Bunun için kendi eğlence yerlerinden, toplu tüketim merkezlerinden ve uyutucu küresel aktivitelerinden vazgeçme pahasını göze aldı.
Önce toplulukların olduğu mekânlarla işe başladı: Camilerde günde beş defa yapılan ibadete engel oldu. Yetmedi haftalık Cuma günleri yapılan toplu ibadeti kaldırdı. Hızını alamadı, yeryüzü mescidinin mihrabı Kâbe’ye ziyareti engelledi. Hemen beraberinde yeryüzü mescidinin minberi olan Medine-i Münevvere’ye ziyaretleri bitirdi ki hasmının liderinin fiziki olarak sesini kıssın. Böylece ilk hedefine ulaştı.
İslâm dünyası 2 ve liderleri kararlarında bir sevap ile yetinirken Avrupa ve bir kısım dünya ülkeleri kararlarında iki sevabı (isabet) ellerinde tutuyorlar. Pencerelerden (sosyal medya) seyrettiğimize göre sanki muhalefetin atağı ters tepiyor: Çin’de meydanda müslümanlar topluca namaz kılıp ibadet ederken Müslüman olmayanlar da arka tarafta yönlerine dikkat etmeksizin oylarını Müslümanlar lehine kullanırcasına ibadete katılıyor. İtalya’dan da benzer görüntüler paylaşılıyor. Endülüs’ten ezan sesi yükseliyor. Almanya’da ezan okunan camilerin sayısı gittikçe artıyor. Bir de Amerika’dan doktor ve hemşirelerin Allah’tan “merhamet eli”ni dokundurmasını istemeleri şeklindeki duâları önemli örneklerden birkaçı olarak gözüküyor.
Zaman yaklaştıkça seçimin önemi ve yarışmanın şiddeti artıyor. Hilkat hükümeti seçimini yapıyor. İnsanlar seçimini yapıyor. İnsanlık yoğun bir şekilde şu soruya cevap arıyor:
Reisiniz kim? Hilkat hükümetinin yöneticisi kim?
Propaganda devam ediyor. Sınav çetin.3 Dünyanın hali, halden hale dönüyor. Tercih kolay değil. Olay âlamin reisi diğer deyişle Fahr-i Âlemi seçmek.
Ümit ediyoruz ki “Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sâdâ İslâm’ın sâdâsı olacaktır.” 4 Âlemin gidişatı bunu gösteriyor. Olayların akışı sanki bu yöne doğru gidiyor.
Hilkat hükümeti seçimini yapıyor. İnsanlık seçimini yapıyor. İnsanlar “Âlemin Reisi”ni 5 seçiyor.
Dipnotlar:
1- Nursî, Bediüzzaman Said. İşârâtü’l-İ’caz, Yeni Asya Neşriyat Şubat 2017, s. 26.
2- https://www.yeniasya.com.tr/sadettin-onal/hangi-meyveyi-secersiniz_458308
3- https://www.yeniasya.com.tr/sadettin-onal/sinav-cetin-sorular-belli-konusmak-serbest_396410
4- Nursî, Bediüzzaman Said. Eski Said Dönemi Eserleri, Yeni Asya Neşriyat Aralık 2017, s. 355.
5- Nursî, Bediüzzaman Said. Mektubat, Yeni Asya Neşriyat Ocak 2017, s. 206.