"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Musibetler etrafımızı sarmış

Rüstem GARZANLI
02 Ekim 2024, Çarşamba
Musibetler, hastalıklar, savaşlar, zulüm, istibdat, baskı, gıybet ve iftiralarla dolu olan bu dünya hayatında huzurlu bir hayat yaşamak mümkün değildir.

Bu dâr-ı dünya imtihanı acılarla musibetlerle devam edegelmiştir. Said Nursî Hazretleri, “Hayat musibetlerle, hastalıklarla tasaffi eder, kemal bulur, kuvvet bulur, terakki eder, netice verir, tekemmül eder, vazife-i hayatiyeyi yapar.” 1, buyurmuş.

Cenab-ı Allah, (cc) Kur’ân-ı Kerîm’de mealen şöyle buyurur: “Andolsun biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!”2 Kudret sahibi yüce Mevlâmız bu ayetle insanları musibetlere karşı sabırlı olmaya davet ediyor.

İnsan, daha ruhlar âleminde iken kimin başına ne geleceği Allah’ın ilm-i ezelîsinde, Levh-i Mahfuz’da yazılmış ve ayetiyle mealen şöyle buyurmuş Âlemlerin Rabbi: “Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.” 3 

İnsanların başına gelen musibet ve belâların birçok hikmetleri vardır ki, onu Allah’tan başka kimse bilemez. İbadetler değişiktir, mal ve bedenle yapılan ibadetler olduğu gibi; musibetlere karşı sabır ve tahammül etmek de ibadettir. Musibet istenmez, geldiğinde kaderimdir deyip duâ ve sabır ile onu bertaraf etmeye çalışmak lazım, aksi takdirde “Kaderi tenkit eden, başını örse vurur, kırar.” Kaderi tenkit edenler her zaman sıkıntı içindedirler. Bunun için Bediüzzaman, “Kaderin her şeyi güzeldir.” deyip, tenkit etmemiş. Hatta “Kâinattaki her şey ya bizzat güzeldir… Veya neticeleri cihetiyle güzeldir.”4 demiş. 

Dünyada, kimse rahat yaşayıp ahirete intikal ettiğini görülmemiştir. Peygamberler bile malları ile, canları ve evlâtları ile, ümmetleriyle imtihan edilmişler. Demek ki, herkes bu dâr-ı dünyadan ayrılmadan bir şekilde musibetlerle karşılaşır. Hazret-i Muhammed (asm) hadis-i şerifte, “Dünyada rahat yoktur” buyurmuş. Dünya ebedî saadet için çalışma diyarıdır, rahat yaşama ve zevk etme yeri değil.

Musibet ve hastalıklara sabır konusunda Kur’ân’da öne çıkarılan esas ise Hz. Eyyub’un (as) kıssasıdır. Bu yüzden Bediüzzaman Hazretleri bu kıssa üzerinden musibet ve hastalıkların hikmetini izah ediyor.

Şöyle ki: “Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın zâhirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtınî ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek, Hazret-i Eyyub’dan daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünkü işlediğimiz her bir günah, kafamıza giren her bir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar… “ 5 demiştir. 

O zaman tek çare etrafımızı saran musibetlere karşı sabır ile tahammül edip, ahirettin tarlası olan bu dünyada ahiret için çalışmak, iman, salih amel ve takva dairesinde ihlâs-ı tamme kazanmaktır. 

Dipnotlar.

1-Lem’alar, 2. Lem’a, İkinci Nükte.

2-Bakara Suresi: 155.

3-Hadid Suresi: 22.

4-Sözler, On Sekizinci Söz, İkinci Nokta, s. 231.

5-Lem’alar, 2. Lem’a, 1. Nükte.

Okunma Sayısı: 2042
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah tunç

    2.10.2024 12:15:20

    Umumi musibetler ekseri yetin hatasından kaynakla nıyor."Hangi fiilimizle kade re fetva verdik ki bu musi bet başımıza geldi" diye düşünmek lazım. Üstad'ımız; "musibetler rabbani icraatkardır."diye bir beyanı var.Rabbani ic raata itiraz edilmez.Ancak içindeki hikmet,cemal ve adalet düşünülür ve bunla rı görmeye çalışılır.Yani Risale-i Nur'un gözüyle ba kılır ve değerlendirilir.Bu kader cihetidir.Genelde in sanlar zahire göre hüme der ve dehşetli hatalara düşerler.Daime hadisele rin, musibetlerin beşer ve kader cihetlerini beraber değerlendirmek lazım. Ve kader esas alınır, zahir tevil edilir.Kader cihetini nazara almadan, zahire göre yapılan bütün değer lendirmeler hatadan hali değildir.Yanılgı ve zulme düşme ihtimali kuvvetli dir. Rüstem kardeşim güzl bir yazı yazmışsınız.Tebrik ederim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı