Memurluktan emekli olduktan sonra yeni bir hayat tarzıyla ilkbahardan sonbahara kadar Kurtalan’a bağlı Şenköy’de ikamet edip, zamanımın bir kısmı meyve ağaçlarıyla birlikte bağcılıkla geçiyor.
Meyvelerin içinde üç yaşından itibaren en erken meyve veren üzümdür. Fazla bakım da istemiyor, asma ağaçları sıcak iklimleri sever kuraklığa karşı dayanıklıdır. Yazın sıcak günlerinde yaprakları yemyeşil, üzüm salkımlarına gölge ve dâyelik ediyor. Üzümün yeşil yaprakları, dallarıyla birlikte bahçede gelen geçenlere âdeta hoşâmedî ediyorlar.
Bahçıvanıyla, misafirlere, dost ve ahbaplara, yolculara; böcek, arı ve yabanî hayvanlara kadar istifade edildiği bereketi bol bir üründür. Hadis-i şerifte, “Müslüman bir kişi bir ağaç diker veya ekin eker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şey kıyamete kadar o kimseye sadakadır.” 1 denilmiş.
Üzüm, dünyada 15000 çeşidi bulunduğu tahmin edilmektedir. Birçok cihetle Sâni’in, senasına mazhar olan üzüm Kur’ân’ın on bir yerinde zikrediliyor. Kudret sahibi Cenab-ı Allah, (cc): “Biz orada hurmalıklardan ve üzüm bağlarından bahçeler kıldık ve içlerinden pınarlar akıttık” şeklinde Cenneti anlatıyor.2
Hazret-i Ali (ra), Efendimizden (asm) rivayetle “Kuru üzüm yemeyi ihmâl etmeyin. Çünkü o, aklı kuvvetlendirir, balgamı giderir, sinir sistemini kuvvetlendirir, yorgunluğu giderir, ahlâkı güzelleştirir, gönlü hoş eder, kaygıyı giderir”3 buyurmuştur4. Keza, Hazret-i Ali’nin (ra) tavsiyeleri ile 21 adet siyah kuru üzümün, sabah aç karına besmele ile yenmesinin, hafızayı ve beyni güçlendirerek, kan yapıcı özelliğine vurgu yapılmış. Bu kadar senaya mazhar olan üzüme “yemişlerin sultanı”dır desek yeri vardır. İnsan sağlığı ile birlikte üzüm “tevhid”i de ispat ediyor.
Bediüzzaman Hazretleri, üzümdeki tevhid delillerini de şöyle nazara vermiştir: “Aklı bulunanlara bu iki meyvede [hurma ve üzüm] tevhid için büyük bir âyet, bir delil ve bir hüccet vardır. Evet bu iki meyve, gıda ve kut, hem fakihe ve yemiş, hem çok lezzetli taamları menşeleri olmakla beraber, susuz bir kumda ve kuru bir toprakta duran bu ağaçlar, o derece bir mu’cize-i kudret ve bir hârika-ı hikmettir ve öyle bir helvalı şeker fabrikası ve ballı bir şurup makinesi ve o kadar hassas bir mizan ve mükemmel bir intizâm ve hikmetli ve dikkatli bir san’attırlar ki, zerre kadar aklı bulunan bir adam, bunları böyle yapan, elbette bu kâinatı yaratan Zat olabilir demeye mecburdur.4, diyerek üzüm mu’cizesine dikkat çekmiştir.
Üstad, müşkül bir meseleyi izah ederken, o meseleye bakan ayetler aklına geliyor kalbine hutur ediyor, ayetlerin imdadıyla tevhidi ispat ediyor. Kâinatta hangi varlığa bakılırsa orada Allah’ın varlığını ve birliğini ihtar eden bir levha görünür. Bunun için Kur’ân, kâinat kitabını okutturan ve ders veren bir muallimdir, denilmiş.
Hulâsa: Kâinattaki bütün varlıklar insanlar için yaratılmış olduğu gibi, tevhidi de ispat ediyorlar. Bahse konu olan yemişlerin sultanı, “hem gıda ve kut, hem fakihe ve yemiş, hem de çok lezzetli taamların menşeleri”5 olarak Risale-i Nur’da zikredilmiştir.
Dipnotlar:
1- Müslim, Musakata, 10. 2- Yasin Suresi: 34. 3- Camiüssağir, 552. 4- Şualar, Yedinci Şua 2. Bab, 2. Hakikat 5- Şualar, yedinci Şua,