Tarihçe-i Hayat - page 1178

1178 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
fi
AHIS
B
‹LG‹LER‹
‹bn Kayyim, bir kabrin özel bir sebeple ziyaret edilemeyece¤ini savundu. Çok teferruatl› ve çok
yönlü bir âlim olmakla birlikte, ifrata kaçt›¤› durumlar da oldu. Vehhabilerin büyük imamlar›ndan
olup, Muhyiddin-i Arabi (k.s.) gibi büyük zatlara karfl› fazla hücumda bulundu. ‹bn Teymiyye ile
beraber fiialara karfl› Ehl-i Sünnetin görüfllerini ifadede gösterdikleri tutum tenkit edildi. Bu ekol
mensuplar›, Hazreti Ebubekir’in (r.a.) Hazreti Ali’den üstünlü¤ünü müdafaa edelim derken, Hazre-
ti Ali’nin k›ymetini düflürdüler. Harika faziletlerini s›radan hale indirgediler. Bir çok evliyay› inkâr
ve tekfir ettiler. (Mektubat, s. 353.)
‹frata kaçan fikirlerinin yan›nda, Risale-i Nur’da, tahkik ve tenkit yönlerine de dikkat çekildi¤i-
ni görüyoruz. Meselâ; hadislerin çok ince bir çal›flman›n sonucu olarak tetkik edilip, sahih olanla
olmayan›n birbirinden ay›rt edilmesinde önemli katk›larda bulundu. Bu meyanda flu tespitin ya-
p›ld›¤›n› görüyoruz; “‹bn Cevzî gibi fliddetli binler münekkitler ç›k›p, baz› mülhidlerin veya fikirsiz
veya h›fzs›z veya nâdanlar›n kar›flt›rd›klar› mevzu ehadisi tefrik ettiler, gösterdiler.” Yine hadis ko-
nusunda, tetkik ve incelemenin boyutlar›n›n da afl›ld›¤› gözlenmifltir. Bediüzzaman Hazretleri bu
konuda da flu ifadelere yer vermektedir: “‹bn-i Cevzî gibi baz› muhakkikler, tenkitte ifrat edip, ba-
z› ehadis-i sahihaya da mevzu demifller. Fakat her mevzu fleyin manas› yanl›flt›r demek de¤ildir;
belki ‘Bu söz hadis de¤ildir’ demektir.
Hadis alan›nda yapt›¤› çal›flmalar› de¤erlendirilirken ise; “meflhur allâmelerden ve tashihte çok
müflkülpesent, hattâ çok sahihlere mevzu deyip kabul etmeyen ‹bn Cevzî” (Mektubat, s. 125.) ifa-
deleri kullan›lm›flt›r. Hattâ baz› hadislere mevzu demesi taaccüple karfl›lanm›flt›r. Dikkat edilmesi
gereken husus, her zay›f veya mevzu hadisin manas›n›n yanl›fl olmad›¤›d›r. Bir hadisin ananevî se-
nedi ve sahihli¤i kesin olmayabilir, ancak manas› hak ve hakikat olabilir. (fiualar, s. 364.)
‹MAM-I GAZALÎ:
As›l ad› Hüccetü’l-‹slâm Ebu Hamid Muhammed b. Ahmet el Gazzalî’dir. Efl’ari
kelâmc›s›, fiafii fakihi, mutasavv›f ve filozoflara yöneltti¤i elefltirilerle tan›nan ‹slâm düflünürüdür.
Hicrî 450’de (1058) Horasan’da, Meflhed’de (Tus) dünyaya geldi. Babas›n›n mesle¤inin yün tacirli¤i
olmas›ndan dolay› kendisine “Gazzalî” ve zaman›nda ‹slâma yöneltilen itirazlara cevap vererek iti-
raz edenleri susturdu¤u için de “Hüccetü’l-‹slâm” denilmifltir. Kelâm, f›k›h, hadis, felsefe, tasavvuf,
mant›k gibi ilimlerde yüksek bir mevkiye sahiptir. Bu sahalarda birçok önemli eserleri bulunmak-
tad›r. Hicrî 505’te (1111) Tus’da vefat eden ve oraya defnedilen Gazali’nin eserlerinden baz›lar› flun-
lard›r: El-Münk›z; ‹hya-ü Ulumi’d-Din; Kimya-y› Saadet; Tehafütü’l-Felasife; K›stasü’l-Müstakim.
‹MAM-I RABBANÎ:
Hindistanl› büyük bir âlim olup, Hicrî ikinci bin y›l›n›n bafl›nda gelen (mü-
ceddid-i elf-i sani) ünvan›na sahiptir. ‹nanç ve fikir aç›s›ndan büyük kar›fl›kl›klar›n oldu¤u bir dö-
nemde Hicrî 971’de (1563) Hindistan’›n Serhend kasabas›nda do¤mufltur. As›l ad› Ahmet olan
‹mam-› Rabbanî Hazretlerinin soyu Hz. Ömer’e (r.a.) dayand›¤›ndan Farukî, memleketinden dolay›
Sirhindî lâkaplar›yla tan›nmaktad›r. ‹lk e¤itimini din âlimi olan babas› Abdülehad’den alm›flt›r. Da-
ha sonra Silyaküt flehrine giderek kad› Badehflani’den f›k›h, kelâm ve tefsir dersleri alarak e¤itimi-
ni tamamlam›fl ve icazet alm›flt›r. Daha sonra Delhi’ye giderek Nakflî fleyhi Bakibillah’›n yan›nda
tasavvuf ilmini iki ay gibi k›sa bir sürede tamamlayarak irflat izni alm›flt›r. ‹mam-› Rabbanî döne-
minde zararl› düflünce ve fikirler tarikat yoluyla verildi¤inden onun mücadelesi de bu yolla olmufl-
tur. Hayat› boyunca tekke ve medrese ehlini birlefltirmek için büyük gayret sarf etmifltir. Tarikat-
lar› ve özellikle de Nakflî tarikat›n›, iman hakikatlerinin anlafl›lmas›na vas›ta yapmak suretiyle ger-
çek kimli¤ine büründürmüfltür. Eski zamanda büyük zatlar taraf›ndan rivayet edilen, “Mütekelli-
minden ve ilm-i kelâm ulemas›ndan birisi gelecek, bütün iman ve ‹slâm hakikatlerini akl› ikna
edecek bir tarzda ayan beyan ispat edecek” s›rr›n› kendisiyle gerçekleflmesini istedi¤ini ifade et-
mifltir. Bu s›r içindir ki, özellikle hayat›n›n son zamanlar›nda bütün gayretini do¤rudan do¤ruya
iman hakikatlerinin neflri üzerine yo¤unlaflt›rm›flt›r. Hayat tarz› ve hizmet flekliyle herkesin takdi-
rini kazanmas› itibar›yla ‹mam-› Rabbanî lakab›yla an›lm›flt›r. Cihangir fiah döneminde hapse at›l-
m›fl; fakat, orada da hizmet ve irflad›na devam etmifltir. ‹mam-› Rabbanî döneminin hastal›klar›n›
1...,1168,1169,1170,1171,1172,1173,1174,1175,1176,1177 1179,1180,1181,1182,1183,1184,1185,1186,1187,1188,...1390
Powered by FlippingBook