verilmemesi gösteriyor ki, dağ gibi bir ağaçta nohut gibi
bir tek meyve bulundurup manasız, hikmetsiz, kanunsuz
bir vaziyettir ki, değil hükûmet-i cumhuriye gibi en ziya-
de kanunperest ve kanunî bir hükûmet, belki hikmetle iş
görmek manasıyla hükûmet namı verilen dünyada hiçbir
hükûmetin işi olamaz.
Ben hukukumu kanun dairesinde istiyorum. kanun na-
mına kanunsuzluk edenleri cinayetle ittiham ediyorum.
Böyle canilerin keyiflerini elbette hükûmet-i cumhuriyenin
kanunları reddeder ve hukukumu iade eder ümidindeyim.
Said Nursî
xx
riSaLE-iNur’uNhaKKaNiYETiNEBirNuMuNE
Tembih
on dokuz sene evvel telif edilen bu risaleyi
(HaşİYe)
oku-
yan ehl-i insaf ve münevverlerin de vakıf olup kat’î kana-
at getireceği vecihle, yüz otuz kitaptan müteşekkil olan
risale-i nur külliyatının umum eczaları, siyasî ve dünye-
vî maksatlardan arî ve müberra olarak tamamen imanî ve
uhrevî bir ruh ve mahiyette telif edilmiştir. Bu zahir ve
Şualar | 725 |
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
müteşekkil:
meydana gelmiş, ku-
rulmuş.
nam:
ad.
numune:
örnek.
siyasî:
siyasetle ilgili, siyasete ait.
telif:
eser yazma.
tembih:
uyarı, ihtar.
umum:
bütün.
vâkıf:
bir şeyi elde eden, bir işten
haberli olan.
vaziyet:
durum.
vecih:
cihet, yön.
ziyade:
fazla, fazlasıyla.
arî:
soyunmuş, kurtulmuş.
cani:
acımasız, gaddar.
cinayet:
cana kıyma, katl veya
bu derecede ağır bir suç.
dünyevî:
dünyaya ait.
ecza:
cüzler, parçalar, kısım-
lar.
ehl-i insaf:
insaf sahipleri, mer-
hametli olanlar, orta yolu tu-
tanlar.
evvel:
önce.
hakkaniyet:
hak ve adalete
uygunluk, hak ve doğruluktan
ayrılmama.
haşiye:
dipnot.
hikmet:
gaye, maksat.
hükûmet-i cumhuriye:
cum-
huriyet hükümeti. cumhuriyet
idaresi.
iade:
geri verme.
imanî:
imana dair olan, imanla
ilgili.
ittiham:
suç altında bulunma,
töhmetli olma.
kanaat:
inanma, görüş, fikir.
kanun:
yasa.
kanunî:
kanuna uygun, yasal.
kanunperest:
kanun sever ka-
nuna düşkün.
kat’î:
kesin, şüpheye ve te-
reddüde mahal bırakmayan.
maksat:
gaye.
müberra:
temize çıkmış, ak-
lanmış; müstesna, azade.
münevver:
bilgili, kültürlü kim-
se, aydın.
HaşİYe:
eskişehir ve denizli Mahkemelerinden kaç sene evvel telif edi-
len bu on Altıncı Mektup, güya üç mahkemeyi görmüş gibi bütün
medar-ı itiraz şeyleri reddetmesi, inayet- İlâhiyenin bir nevi ikram kera-
metine mazhar olduğunu zahir gösteriyor.