Şualar - page 556

On Dördüncü Şua
ifadEMiNKISaCIKBirTETiMMESi
Afyon Mahkemesine beyan ediyorum ki:
nazarınıza ve kanun adaletine takdim edilen ifademde
bulunan, üç vecihle kanunsuz menzilimi basmak, beni
sorguya çekmek ve tevkif etmek, üç büyük mahkemele-
rin hürmetlerini kırmak ve haysiyet ve adaletlerine iliş-
mektir, belki istihfaf etmektir.
Çünkü, üç mahkeme ve üç ehl-i vukufun, iki sene, yir-
mi senelik kitaplarımı ve mektuplarımı inceden inceye tet-
kikinden sonra, ittifakla hem bize beraat verildi, hem ki-
taplarımız ve mektuplarımız iade edildi. Ve beraatten son-
ra üç sene, fevkalâde bir inziva ve şiddetli bir tarassut al-
tında, haftada yalnız zararsız bir mektup bazı dostlarıma
yazardım. dünya ile alâkam kesilmiş gibiydi ki, serbesti-
yet verildiği hâlde memleketime gitmedim. Şimdi aynı
meselede o üç mahkemenin âdilâne hükümlerini hiçe
saymak gibi meseleyi tazelendirmek, onların şerefini kırı-
yor.
Benim hakkımda adalet eden o mahkemelerin hay-
siyetini muhafaza için, mahkemenizden rica ederim. o
aynı mesele olan “risale-i nur” ve “cemiyetçilik” ve
adalet:
her hak sahibine hakkının
tam ve eksiksiz verilmesi, düzenli
ve dengeli oluş.
âdilâne:
adaletli olana yakışır bir
surette, doğrulukla, âdilcesine.
alâka:
ilgi, ilişki. bağ.
beraat:
temize çıkma; bir davanın
neticesinde suçsuz olduğu anla-
şılma.
beyan etmek:
açıklamak, bil-
dirmek, izah etmek.
cemiyetçilik:
cemiyet taraf-
tarlığı, particilik, grupçuluk.
ehl-i vukuf:
bir mesele hak-
kında bilgi ve yetki sahibi olan-
lar, hâkimler.
fevkalâde:
olağanüstü.
haysiyet:
şeref, onur, itibar.
hüküm:
karar, emir.
hürmet:
şeref; saygı.
iade:
geri verme.
inziva:
bir köşeye çekilme,
tek başına yaşama, dünya iş-
lerinden vazgeçme, dünyadan
el-etek çekme.
istihfaf:
küçümseme, hafife
alma, alay etme.
ittifak:
birleşme, fikir birliği
etme.
kanun:
yasa.
menzil:
ev, oda, yer.
mesele:
önemli konu.
muhafaza:
koruma.
nazar:
bakış, dikkat.
rica:
dileme, isteme.
serbestiyet:
serbestlik, rahat
ve serbest olma hâli.
şeref:
onur, haysiyet.
takdim:
arz etme, sunma.
tarassut:
gözetme, gözleme,
gözle takip etme, dikkatle bak-
ma.
tetimme:
bit konuyu veya
eseri tamamlamak için eklenen
kısım, ek.
tetkik:
dikkatle araştırma, in-
ceden inceye yoklama, ince-
leme.
tevkif:
cezaî tahkikat sırasında,
zanlının mahkeme kararına
kadar geçici olarak hapsedil-
mesi; tutuklama.
vecih:
cihet, yön.
o
n
d
ördÜncÜ
Ş
ua
| 556 | Şualar
?
OnDördüncüŞua, Af-
yon’da 1948-49'da
Türkçe olarak telif edil-
miştir.
1...,546,547,548,549,550,551,552,553,554,555 557,558,559,560,561,562,563,564,565,566,...1581
Powered by FlippingBook