Sözler - page 610

güzel bir meyveyi her gün yesek, usand›racak. Demek,
Kur’ân, hak ve hakikat ve s›dk ve hidayet ve harika bir
fesahat oldu¤undand›r ki, usand›rm›yor. Daima gençli¤i-
ni muhafaza etti¤i gibi, taravetini, halâvetini de muhafa-
za ediyor. Hatta Kureyfl’in rüesas›ndan müdakkik bir be-
li¤, müflrikler taraf›ndan, Kur’ân’› dinlemek için gitmifl.
Dinlemifl, dönmüfl, demifl ki: “fiu kelâm›n öyle bir halâ-
veti ve taraveti var ki, kelâm-› beflere benzemez. Ben fla-
irleri, kâhinleri biliyorum. Bu, onlar›n hiç sözlerine ben-
zemez; olsa olsa etba›m›z› kand›rmak için sihir demeli-
yiz.” ‹flte, Kur’ân-› Hakîm’in en muannit düflmanlar› bi-
le, fesahatinden hayran oluyorlar.
Kur’ân-› Hakîm’in ayetlerinde, kelâmlar›nda, cümlele-
rinde fesahatin esbab›n› izah çok uzun gider. Onun için
sözü k›sa kesip yaln›z numune olarak bir ayetteki huruf-u
hecâiyenin vaziyetiyle hâs›l olan bir selâset ve fesahat-i
lâfz›yeyi ve o vaziyetten parlayan bir lem’a-i i’caz› göste-
rece¤iz.
‹flte,
1
r
ºo
µ r
æp
e k
án
Øp
F B É n
WÀ'
ûr
¨n
j Ék
°SÉn
©o
f k
án
æn
en
G u
ºn
¨ r
dG p
ór
©n
H r
øp
e r
ºo
µ r
«n
?n
Y n
?n
õr
fn
G s
ºo
K
ilâahir. ‹flte flu ayette bütün huruf-u hecâ mevcuttur.
Bak ki, sakil, a¤›r bütün aksam-› huruf beraber oldu¤u
hâlde, selâsetini bozmam›fl; belki, bir revnak ve muhtelif
tellerden mütenasip, mütesanit bir na¤me-i fesahat kat-
m›fl.
Hem, flu lem’a-i i’caza dikkat et ki, huruf-u hecâdan
yâ ile elif en hafif ve birbirine kalboldu¤u için, iki kardefl
aksam-› huruf:
harflerin k›s›mla-
r›.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
beli¤:
anlatmak istedi¤ini düzgün
cümlelere anlatan.
daima:
her zaman.
emniyet:
eminlik, güvenlik.
esbap:
sebepler.
etba:
tâbiler, uyanlar.
fesahat:
sözün kelime, mana,
ahenk ve s›ralama yönlerinden
kusursuz olarak aç›k ve güzel
söylenmesi.
fesahat-i lâfz›ye:
sözdeki aç›kl›k
ve ak›c›l›k.
hakikat:
gerçek, do¤ru.
halâvet:
tatl›l›k.
harika:
ola¤anüstü.
hâs›l:
meydana gelen.
hidayet:
do¤ru, iyi, hak.
huruf-u hecâ:
alfabe s›ras›na gö-
re dizili harfleri.
huruf-u hecâiye:
alfabe s›ras›na
göre dizili harfleri; kelimelerdeki
harflere ayr›ca ses katan
elif, vav,
ye
harfleri.
ihlâs:
samimiyet.
ilâahir:
sona kadar.
iman:
inanma.
izah:
aç›klama.
kâhin:
kar›fl›k ve tahminî sözlerle
gelecekten haber verdi¤i söyle-
nen kimse .
kalbolmak:
de¤iflmek.
keder:
üzüntü, hüzün.
kelâm:
söz.
kelâm-› befler:
insan sözü.
Kur’ân:
Allah taraf›ndan vahiy
yoluyla Hz. Muhammed’e indiril-
mifl, semavî kitaplar›n sonuncu-
su.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
lem’a-i i’caz:
mu’cizelik par›lt›s›.
mevcut:
var.
muannit:
inatç›.
muhafaza:
koruma.
muhtelif:
çeflitli.
müdakkik:
dikkatli.
müflrik:
Allah’a flirk koflan.
mütenasip:
uygun.
mütesanit:
dayanan.
na¤me-i fesahat:
sözün kelime,
mana, ahenk ve s›ralama yönle-
rinden kusursuz olarak aç›k ve
güzel söylenmesinden meydana
gelen ahenkli hofl ses.
numune:
örnek.
revnak:
parlak, güzel.
rüesa:
reisler.
sakil:
a¤›r.
selâset:
sözün ak›c› olma hâli.
s›dk:
do¤ruluk.
taravet:
tazelik.
vaziyet:
durum.
1.
Sonra Allah bu kederin ard›ndan size bir emniyet, bir uyku verdi de, içinizden ihlâs ile iman
etmifl olanlar› o uyku sar›verdi… (Âl-i ‹mran Suresi: 154.)
610 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,600,601,602,603,604,605,606,607,608,609 611,612,613,614,615,616,617,618,619,620,...1482
Powered by FlippingBook